|
Okuma-yazma kavramının uluslar arası düzeyde belirginleşmesi ve aynı zamanda kullanılmaya başlanılması 1950’li yıllara rastlamaktadır. 1950’li yıllarda okur-yazarlık kavramı “günlük yaşamla ilgili basit bir mesajı anlayarak okuma ve yazma kapasitesi” olarak anlaşılmıştır. Bu anlayış çerçevesinde okuma-yazmanın bir tanımı yapılmış ve UNESCO üye ülkelerden söz konusu tanımı kullanmaları istenmiştir. |
1960’lı yıllarda fonksiyonel okuma kavramı ortaya çıkmıştır. Fonksiyonel okuma ve yazma, modern toplumun gerektirdiği faaliyetler için ihtiyaç duyulan okuma ve yazma becerileridir. Fonksiyonel okuma ve yazma kavramı Unesco tarafından şu şekilde tanımlanmıştır: “Okuma-yazma öğretimi, kalkınmanın temel unsuru olarak ekonomik ve sosyal önceliklere, aynı zamanda bu günün veya yarının insan gücü ihtiyaçlarına sıkı sıkıya bağlı olmalıdır. O hâlde bütün çabalar, fonksiyonel okuma-yazma öğretimine yönelik olmalıdır. Okuma-yazma öğretimi, sadece bir amaç olarak ele alınmamalı, bireyin sosyal, ekonomik, yurttaşlık görevleri ve rollerine hazırlanmasının bir yolu olarak görülmelidir. Okuma-yazma, temel ve genel bilgilere değil, aynı zamanda işe hazırlanmaya üretimi arttırmaya, günlük hayata daha geniş ölçüde katılmaya, kişinin kendisinin çevreleyen dünyayı daha iyi anlamasına ve insan kültürüne yönelmelidir. |
Son yıllarda okuma-yazma kavramına multifonksiyonel (çok fonksiyonlu) olarak yaklaşılmaktadır. Bireylerin yeteneklerini sonuna kadar geliştirmeleri, onurlu bir şekilde yaşamaları, kalkınmaya karar vermeleri ve öğrenmeyi sürdürmeleri multifonksiyonel okuma ve yazma öğretimine bağlıdır. |
Unesco 1990 yılında bunu şu şekilde açıklamıştır: “Her insan, çoçuk, genç, yetişkin, kendi temel öğrenme ihtiyaçlarını karşılamak üzere, tasarlanmış eğitim olanaklarından yararlanmalıdır. Bu ihtiyaçlar hem temel öğrenme araçlarını (okuma, yazma, sözlü anlatım, rakamsal işlemler ve problem çözme gibi) hem de insanların varlıklarını sürdürmek, kapasitelerini sonuna kadar geliştirmek, onurlu bir biçimde yaşamak ve çalışmak, kalkınmaya her anlamda katılmak, yaşam standartlarını yükseltmek, bilgili kararlar vermek ve öğrenmeyi sürdürmek için ihtiyaç duydukları temel öğrenimin içeriğini kapsar. |
Okuma-Yazmaya Hazır Oluşla İlgili Faktörler |
a) Takvim Yaşı |
b) Cinsiyet Cinsiyet farklılıkları biyolojik olmaktan çok, kültürel ve sosyal anlamda önem taşımakla birlikte takvim yaşı gibi bu süreçte en az belirleyici olan unsurlardandır. |
c)Sağlık Sorunları Okuma-yazma açısından bakıldığında öğrencilerin karşılaştığı iki sık ve önemli sorun vardır. Bunlar işitme ve görme problemleridir. Öğrencilerde yaşanan görme problemi eğer o zamana kadar fark edilmemişse öğretmenin yapacağı basit uygulamalarla ortaya çıkartılabilir. Bunun için dört santimetre çapında bir daire içerisine bir “E” harfi çizilir ve sağa sola döndürülerek E’nin ağız yönünün hangi tarafta olduğu sorulur. Normal şartlarda öğrenciler E harfini altı metre öteden görmesi gerekir ve deneme hem aydınlıkta hem de gölgede yapılmalıdır. Sorun olduğu düşünülen öğrencinin ailesine bilgi verilir. İşitme problemi olan çocuklar sesler tarafından yeterli uyarılmadığından dikkatlerini toplayamazlar. Sürekli farklı şeylerle uğraşma isteği duyarlar. Alnını kaşıma, boynunu öne doğru uzatma vb davranışlarından bu çocuklar kolayca fark edilir. |
ç) Beyin Başatlığı Beyin başatlığı, okuma-yazma ile ilgili işlerde beynin sağ veya sol lobunun daha baskın kullanılmasıyla ilgilidir. Sağ-sol ayrımı yapamama veya el tercihinin zamanında gerçekleşmemesi okuma-yazma sürecini olumsuz yönde etkiler. Bunun sebebi harflerin doğru üretilmesi yön bilgisiyle alakalı olmasıdır ve unutulmamalıdır ki yazma da tek elin kullanılması, iki elin kullanmasından daha yararlıdır. |
d) Genel Zeka Seviyesi Ölçülen zeka seviyeleri aslında öğrencinin okuma-yazma sürecindeki başarısını veya başarısızlığını ortaya koymaz. Aksine bu periyotta öğretmene, öğrencinin öğrenme gücü açısından fikirler verir. |
e) Özel Bilişsel Problemler Yetersiz hatırlama gücü, dikkat eksikliği, algılama zayıflığı, açıklayamama, izleyememe ve dil yetersizliği gibi sorunlar okuma-yazma sürecini olumsuz yönde etkilerler. |
f) Görsel Ayrım Bazı çocuklar harflerde ana unsurlara dikkat eder ve detayları atlar. Bu da öğrencinin “p, d, b” gibi harfleri karıştırmasına neden olur. Uzmanlar kelime ve harf tanıma ile yapılan görsel ayrımlarım, geometrik şekillerle yapılan görsel ayrım çalışmalarına göre daha belirleyici olduğunu söylemektedirler. |
g) İşitsel Ayrım Seslerin doğru anlamlandırılması öğrencinin işitsel ayrım gücünü ortaya koyar. Öğrencinin seviyesini belirlemek için birbirine benzeyen iki kelime dinlettirilip aynı olup olmadığı veya anlamları sorulabilir. “Muharebe-Muhabere” gibi. |
h) Sözel dil Gelişimi Öğrencinin sözel dil gelişimi; kelime hazinesi ve cümle yapısının kavranmasıyla alakalıdır. |
KAYNAKÇA AKYOL, Hayati - 2003, İlk Okuma –Yazma Öğretimi KÖKSAL, Kemal - 2001, Okuma Yazmanın Öğretimi GÜNEŞ, Firdevs - 1997, Okuma-Yazma Öğretimi Ve Beyin Teknolojisi ÇELENK, Süleyman - 2001, İlkokuma-Yazma Programı Ve Öğretimi ŞENOL, Musa - 1998, Okuma-Yazma Eğitiminin Tasviri Bibliyografisi (AKÜ, SBE Yüksek Lisans Tezi) |
Kamil Karadeniz