BÜTÜN KONULAR
Üyelik Girişi
Site Haritası
Seminer Takvimi
YALNIZLIK ÜLKESİ

Öğrenmeyi Öğrenmek (1)

Hangi yöntemi, programı seçersek seçelim, eğitimde bir çok ortak noktalar bulunduğunu görüyoruz. Bugün yöntemler birbirini etkiliyor ve birbirinden yararlanıyor. Eğitim yöntemleri ve içeriklerinden öğrenciye bireysel olarak uygun olanını öğretmenin bulup uygulama ve alıştırmalar hazırlamasını en verimli yol olarak görüyorum. Tek bir açıdan görmek yerine açıyı büyütmek ya da birkaç açının bileşkesini almak çocuğun gelişmesinde büyük rol oynayacaktır. Bu nedenle şimdi burada açıyı biraz daha genişletiyor ve ortak görünmesine rağmen gene de farklı bir çalışma tarzını vermek istiyorum.

Otizmli çocukların eğitim programı hazırlarken aslında diğer çocukların eğitimine bakılıyor. Normal gelişim içinde olan çocukların kendiliğinden bir ilgi ile öğrenmeye istek gösterdiklerini biliyoruz. İçlerinde gelen bir ilgi vardır. Herşeyi sormak , öğrenmek isterler. Otizmli çocuk kendi tek yanlı ilgisi dışındaki konularda öğrenmek için merak etmez. Güdüsü yoktur. Bu durumda çocuğun ilerlemesine yardım edecek tek motor evde anababa, okulda ise öğretmendir. Otizmli çocuğu güdülendirmek, kısaca, bize düşüyor.

Kendi çocukluğumuza dönersek şunu hatırlayacağız: Öğrendiğimiz hareketleri tekrarlayıp tekrarlamamızda çevremizin tepkisi bizim için çok önemliydi. Kuru bir aferin demek yeterdi. Hatta anababamızın davranışlarımızdan hoşlandığını gösteren bir tebessümü bile bize ödül olurdu. Aldığımız olumlu tepkiler davranışlarımızı bize tekrarlatıyordu. Sevdiğimiz bir yemeğin yapılması, bir oyuncağın alınması, güzel sözler ya da kucaklanmak bizi teşvik ediyordu. Bunları otizmli çocuklarda göremediğimiz için, sosyal güdüleri az vaya çok bulunmadığı için somut güdülerini bulup, buradan hareket etmemiz gerekiyor. Somut güdülerin yanısıra sosyal güdüleri de paralel plarak götürerek sosyal güdülendirmeyi öğretmeyi planımıza alıyoruz.

Otizmli çocukların her ne kadar taklit konusunda usta olsa da taklidi kendi istediği şekilde kullanır. (Ismarlama taklit) diye adlandırabileceğimiz taklidi yapmakta zorlanır. Güdüsü olmadığı konularda taklit etmeye de güdüsü yoktur. Bu nedenle eğitimimize taklit etmeyi öğrenmesini de almalıyız. (Çocuk evcilik oynayamaz. Böyle bir oyunu oynayabilmek için anababa-öğretmen-doktor-hayvan taklidi yapabilmek gerekiyor. Taklidi bu şekilde yapabilmek için ise o kişilerin ya da hayvanın gözüyle görebilmek ve yaşayabilmek gerekir ki bu da otizmli kişiler için zor bir olaydır. Empatiyi gerektirecek bu durum hemen hemen imkansızdır.) Burada çocuğun hayvan sesi çıkararak kendiliğinden yaptığı taklidin bizim konumuz dışında olduğunu da belirtmek isterim. Mekanik diyebileceğimiz bu davranış ile evcilik oyununda ailenin köpeğini canlandırmak farklı bir durumdur.

Taklit etmeyi öğretmeyi, eğitimin başında planımıza almalıyız. Çünkü bütün insanlar sosyal yaşamı taklit yoluyla öğrenir. Düşünürsek, hepimiz çocukluğumuzda anababamızı daha sonra arkadaşlarımızı ve hatta film artislerine ya da futbolculara kadar taklit etmişizdir. Bu taklit sadece görüntü açısından değil davranış, konuşma tarzı gibi durumları da içerir. Taklit etmek sağlıklı bir davranıştır. Kişiyi kendini bulmaya götüren bir yoldur. Otizmli çocuğa her şeyde olduğu gibi bu konuda da dışarıdan takviye yapılması gerekir.

Çocukluğumuza dönecek olursak öğrendiğimiz becerilerin her yerde ve herkesle geçerli olduğunun bizim için çok doğal olduğunu görürüz. Öğrendiğimiz bir işlevin değişik mekan ya da ortamda da aynı şekilde yapılacağını biliyorduk. Kişilerin farklı olmasının da bizim becerilerimizi etkilemediğinin farkına kısa bir sürede vardık. Genellemeyi anababamız, öğretmenimizin yardımıyla kendiliğimizden kendi gelişim hızımıza göre yaptık. Otizmli çocuk ise bunu görünmeyecek kadar yavaş ya da hiç yapamadığı için genelleme yapmada anababa ve öğretmenin yardımına fazlasıyla gerek duyuyor.

OTİZMLİ ÇOCUĞUN EĞİTİMİNE GİDEN YOL
=
  • GÜDÜ
  • SAĞLAM YAPI
  • TAKLİT
  • GENELLEME

Hatırlamamız gereken noktalardan biri otizmli çocuk için verdiğimiz olumlu tepkiler eğitimin henüz başında geçerli olamıyor. Bu nedenle ödülümüz somut olmak zorunda. Somut ödülle öğrencimizin güdüsünü harekete geçirmeye çalışıyoruz. Güdüsünü harekete geçirmek için vereceğimiz ödülü bilmemiz için öğrencimizi çok iyi tanımamız gerekiyor. Anababa ya da öğretmen çocuğun (bir daha, bir daha!) diyerek ya da anlamına gelen tekrarlanmasını istediği davranışları ödül olarak alabilir. Kucakta hoplatılmak, sırta at gibi binmek, güreşmek vs. Belki de muzu çok seviyor. Muzu çocuğun önünde 8-10 küçük parçaya ayırıp ders yaparken verdiği her doğru cevapta bir parça verebiliriz.

Örneğin, öğrencim ismini bilmiyor ve öğreteceğim. Şemaya ödev olarak koyarım. (İsmin ne?) diye sorarım. Çocuk ismini hemen söyleyemeyecektir. İsmini söylemek için herhangi bir işaret gösterirse ödüllendiririm, yani bir parça muz veririm. Alıştırmaları 10 kez yapar çizelgeye işlerim. (Daha ilerideki satırlarda çizelgeyi ele alacağım.) Muzu verirken abartılı bir şekilde (aferin!), (Bravo!) derim. Doğru cevabı almaya başlayınca her doğru cevapta ödülü vermem, ödüllerin arasını açarım. Başka öğretmenlerle de derse devam eder ve çizelgesinden aldığımız %90 lık olumlu sonuçtan sonra başka bir hedefe geçeriz. Diyelim ki (Nerede oturuyorsun?) sorusuna cevap vermeyi öğreteceğiz. Çocuk (Karşıyaka) cevabını verecek.

Önce (İsmin ne?) sorusunu sorar, cevabı alır ve hemen sonra (Nerede oturuyorsun?) diye sorarım. Muz ödülünü ya da (aferin!) demeyi ikinci soru ve cevaba bağlarım. Ödül alabilmesi için ikinci soruya cevap vermek için bir hareket göstermesini beklerim. Cevabı aldıkça gene ödüllerin arasını açarım. Beceri yerleşince artık o beceri için ödül verilmez. Ödülleri eli kulağındaki beceriler için ya da öğreteceğimiz başka beceriler için veririz.

İsmini telaffuz edebilen ancak (İsmin ne?) sorusuna cevap olarak ismini söyleyemeyen çocuğa ismini sorulduğu zaman söylemeyi öğreteceğimizi varsayalım. Çocuğun ismi A olsun.

Şu soruyu soruyorum:(İsmin ne A?) (İsmin ne?) derken çabuk söylüyorum ve alçak sesle söylüyorum. Devamını ÕAÕyı ise yüksek sesle yavaş söylüyorum. Cevapları çizelgeye işleyerek alıştırmalara devam ediyorum. Eğitime başka öğretmenler, başka odalarda devam ediyorlar ve onlar da çizelgeye işliyorlar. %90 alınan sonuçtan sonra yeni bir alıştırmaya geçilip bu da tekrarlanması gereken alıştırmalar arasına konuluyor.

Eğitimde yapı, yol veya tarz ne dersek diyelim mutlaka tutarlı olmalıyız. Her ne kadar çocuğun bizim gözümüze bakmasa bile hareketlerimizi takip ettiğini ve bizi dinlediğini anlasak bile, göz kontağı kurmayı da eğitime almalıyız. Bu da sosyal beceriler arasına girmelidir. Çocuğun dikkatini toplamasını sağlamalıyız. Bu konuda da mekan ve zaman düzenlenmesi ve apaçıklığa kavuşturulması önemlidir. (ODER’in kurslarında uygulamalı olarak gösterilecektir.) Kısa, açık ve olumlu komutlar vermek önemlidir. Bu konuda daha önce açıklama yapmıştım. (Koşma!) yerine (Yürü!) denilmelidir. Adım adım ilerlediğimizi hatırdan çıkarmamalıyız. Attığımız adımlar gerçekten çok küçük adımlar ancak çizelgelerimizi çıkarıp baktığımızda gene de büyük adımlar attığımızı göreceğiz. Çocuğun kazandığı becerileri her fırsatta tekrarlatmalıyız. Henüz beceri sayılamayan ancak kısa bir sürede beceriye geçebilecek, (eli kulağında) diyebileceğimiz becerileri programa almalıyız.

Yukarıda sözünü ettiğim çizelgeye dönüyorum. Günde 3 ayrı ders saatinde özel bir hedefle çalışıp sonuçları bu çizelgeye geçiririz.

İSİM:TARİH:ÇALIŞMA:
123

 

4

5

6

7

8

9

10

111213

 

14

15

16

17

18

19

20

212223

 

24

25

26

27

28

29

30

Bir gün boyunca 3 ayrı saatte 10’ar kez olmak üzere 30 alıştırma yaptığımızı varsayalım. Ders saatlerinin uzunluğunun bireysel olduğunu unutmayalım. Alıştırmaları bir öğrenci 10 kez üstüste yapabilirken bir diğeri 4 kez yapabilir. Çocuk bizim hızımıza değil biz çocuğun hızına göre ayarlanmak zorundayız. Çocuk çalışma disiplinine alışkın değilse veya aşırı aktiflik varsa önce bu davranışlar üzerinde çalışmamız gerekir. Aşırı aktif çocukların şemasına sık sık enerjisini harcamasını gerektiren etkinlikler koyarız.

Çizelgenizi yanınıza aldınız ve hangi davranış üzerinde çalışacağınızı da biliyorsunuz. Başladınız.

İlk çalışmada ne oldu? Sizin yardımınız olmadan yaptı mı? Sadece sözel yardım yetti mi? Fiziksel bir yardımda bulundunuz mu? Bulundunuzsa ne kadar?

Tamamen yardımsız: 0

Sözel yardımla : 1/3

Biraz fiziksel : 2/3

Tamamen yardımlı : 1

Bunlardan hangisi geçerli ise onu alıştırmaların sırasına göre çizelgeye işliyorsunuz. Diyelim ki 30 alıştırmadan sonra şöyle bir tablo karşınıza çıkmış olsun.

İSİM: A.B.TARİH: 5 OCAK 2003ÇALIŞMA: İSMİN NE ?

Yandaki boş yerlere davranışla ilgili özel olarak bir şey yazmak istiyorsanız yazabilirsiniz. (Özellikle anne-baba-amca-teyze de bu alıştırmaları yaptırıyorsa, bu bölüme iletiler yazılır.)

Şimdi yüzde hesabını yapmamız gerekiyor. 5 alıştırmayı tam yapmış. 5’i alıştırmaların tamamı olan 30’a bölüyoruz. Sonuç: 0,16

Bunu 100 ile çarpıyoruz. Sonuç: %16

Son 5 sonuç bizi kandırmamalı ve % 90 sonuç alana kadar alıştırmalara devam etmeliyiz.

Bu çizelgeleri tarihlerine göre dosyalayın ve çocuğunuzda bir ilerleme kaydedemediğinizi düşünüp ümitsizliğe kapıldığınız anlarda dosyanızı çıkarıp çizelgelerinizi gözden geçirin.

İlk çizelgede, diyelim ki, çocuk 30 alıştırmayı da 1 olarak yaptı. O zaman çocuğun henüz yapamayacağı bir beceri üzerinde çalışılıyor demektir. Alıştırma çocuğun seviyesinin üstündedir.

Bu alıştırmaya geçmeden önce kazanması gereken beceri ya da beceriler olduğu açıktır. Anababa ya da öğretmenin bu konuda dikkatli olması ve çocuğu bir veya birkaç adım öncesine götürüp, o alıştırmalarla çalışması gerekir.

Uzun zaman alan alıştırmaları günde 3 ayrı fırsatta 10’ar defa yapıp çizelgeye işlemek yeter. Öğrenmeye başlayınca 6 ayrı fırsatta 5’er defa yapmak uygundur.

Çocuğun şemasını hazırlarken bireysel özelliklerini göz önüne almamız gerekir. Örneğin epilepsi çocuğun tüm gününü etkiler ve değiştirir. Bu durumda alıştırmalar az ve sık olarak şemaya konulmalıdır. Uğraştığı bir şeye uzun zaman dikkatini yoğunlaştıran çocukların şemalarına ise uğraşılar daha uzun süre olarak ve alıştırmalar da miktar olarak fazla konulmalıdır.

Çocuk alıştırmaları yaptıktan sonra tenefüs alabilmeli ve bu boş zamanını -biz sevmesek bile- kendi sevdiği bir şeyle uğraşma imkanını bulabilmelidir.

Her kazanılan beceriyi yeni alıştırmalarda kullanmalıyız. (İsmin ne?), (Nerede oturuyorsun?) diye sorulduğu zaman cevabını veren çocuğunuzla şöyle bir alıştırma yapabilirsiniz:

Boş bir çizelge alın ve çalışma yerine (Karışık sıra ile: İsmin ne?-Nerede oturuyorsun?) diye yazın. İki soruyu sıra değiştirerek, rastgele sorun ve %100 randıman alana kadar çalışın.

Randıman aldıktan sonra bu kez yeni bir çizelge ve bir soru daha ilave ederek çalışın. (İsmin ne?, Nerede oturuyorsun?, Kaç yaşındasın?) Sırasını değiştirerek sorun ve çizelgenize işleyin. %100 randıman alana kadar alıştırmalara devam edin. Tekrarları yaparken yeni alıştırmalara başlamayı ve onlarla da aynı düzende çalışmayı ihmal etmeyin.

OTİZMLİ ÇOCUĞUN EĞİTİMİNE GİDEN YOL
=
  • GÜDÜ
  • SAĞLAM YAPI
  • TAKLİT
  • GENELLEME

Çizelge ile çalışmaya en kısa zamanda başlayacağınızı umarım. Bu yazımız GÜDÜ ve SAĞLAM YAPI hakkındaydı. Gelecek yazımız TAKLİT ve GENELLEME hakkında olacak ve verdiğim alıştırmalar çizelge ile çalışılacak. Yavrularınızla iyi çalışmalar dilerken sorularınızı beklediğimi hatırlatırım.

Selvi Borazancı Persson Ph.D
Özel Eğitimci

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam43
Toplam Ziyaret66190937
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
Saat