Çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olarak tanımlanan ergenlik, yaşamda belki
de en çok ilgi istenilen dönemdir.
Fizyolojik ve psikolojik birçok değişimin yaşandığı bu çalkantılı dönem kızlarda
ortalama 12 erkeklerde ise
14 yaşında başlar. Erkeklerde kilo artışı, cinsel organlarda büyüme, cinsel
organ çevresinde kıllanma, kilo ve boyda
artma gibi fizyolojik değişikliklerin yanı sıra, ciddi kimlik bocalamaları ve
psikolojik sorunlarda görülebilir. Kızlarda
ise; meme gelişimi, koltuk altı ve cinsel bölgede kıllanma, adet kanaması, kilo
ve boy artışı gibi fizyolojik değişiklikler
ve bunun yanı sıra birtakım ruhsal sıkıntılar olabilir. Her iki cinste de
vücuttaki yağ artışından kaynaklanan sivilceler
çeşitli sıkıntılar yaşatır. Çocuk bu dönemde devamlı kendisini inceler
kendindeki değişikliklerin farkına varır,
kendisini başkalarıyla kıyaslar kendisi ve ailesi ile çatışmaya girebilir
(1,2,3).
Otistik Çocuk/ ergenin cinsel gelişimlerinde normal ergenlere göre hiçbir farklılık
yoktur. Onlar da yaşamları-
nın getirdiği değişiklikleri yaşıtları gibi yaşamaktadırlar. Ancak bu dönemde
algılama, muhakeme ve kavrama becerilerindeki yavaşlamadan dolayı farklılıklar
olabilmektedir (1,3,4,5).
Normal çocuk ergenlikteki bu değişimleri televizyon izleyerek, ailesi ve arkadaşları
ile konuşarak, cinsel deneyim
ve sorunları tartışarak, okuyarak öğrenebilecektir.
Otistik çocuk bunlardan yoksun olduğu gibi, ailenin belli başlı endişeleri
nedeni ile daha fazla baskı ve kontrol yolu
ile kendi kabuğuna çekilecek, sorun sadece belli bir süre için askıya alınacak,
ardından daha da şiddetlenerek ortaya
çıkacaktır (6,7).
İnsanın gelişme süreci bebeklikten çocukluğa, çocukluktanyetişkinliğe
tehlikelerle doludur. Bu nedenle gerek
normal çocukta, gerekse otistik bireyde iyice ortaya çıkmakta ve cinsel eğitimin
gerekliliğini kaçınılmaz kılmaktadır.
Bu dönemde otistik bireylerin davranışlarında kötüleşme görülebilir. Küçük yaşlarda
görülen aşırı aktivite, yerini aktivite azlığına bırakabilir. Bazen de bu
durumların tam tersi olabilir.
Genel olarak otistiklerde cinsel eğilim içeren davranışlar; masturbasyon,
cinsel organını gösterme, sarılma, öpme,
koklama, okşama, soyunma ve başkalarının cinsel organına dokunma olarak
belirtilebilir. Otistik bireylerin cinsel
deneyimleri sınırlıdır. Bu deneyimler mastürbasyon, öpme, kucaklaşma v.b
gibidir. Otistikler genel olarak cinsel
organlarına dokunurlar. Bir kısmı herkesin önünde masturbasyon yapar. %20’ye
yakın bir kısmı da karşı cinse
uygunsuz bir şekilde dokunur. Bazıları da karşı cinsin cinsel organına dokunma
ve ilişki kurma eğilimindedirler.
El tutma, kucaklama, öpme bunların içindedir. Konuşma yetisi gelişmiş
otistiklerde masturbasyondan zevk alma
daha belirgindir (5,7,8).
Otistik bireylerin cinsel uyarılma durumunda, bireyin bu uyarıcıya karşılık nasıl
davranmasını bilememesinden
kaynaklanan öfke, saldırganlık, sıkıntı ve depresif davranışlar sergilediği
görülmektedir.
Van Baurgondien ve arkadaşları 89 otistik birey üzerinde yaptıkları çalışmada sık
görülen cinsel davranış sorununun
masturbasyon olduğunu belirtmişlerdir. Otistik bireyler fizyolojik ve
psikolojik olarak uyarıldıkları anlarda normal
bireyler gibi davranış sergileyememelerinden (rastgele ve içgüdüsel davranışlardan
olan soyunma, sarılma, öpme
veya masturbasyon yapmaları) kaynaklanan baskı ve cezalara maruz
kalabilmektedirler (8).
Otistik bireylere yönelik cinsel eğitimin şekillenmesinde çocuğun genel anlamda
vücudunu cinsel ağırlıklı olarak
tanıma çalışması yapılmalıdır. Biyolojik yönden tanımadaki genel amaç, çocuğun
cinsel farklılıklar ve benzerlikleri
tanımasıdır. Buna yönelik yapılacak çalışmalar model alınarak, ayna kullanarak,
yazılı görsel materyallerden
faydalanılarak yapılabilir. Buradaki amaç; kadın ve erkek arasındaki fiziksel
farklılıkları kavrayabilmesi kızların regl
dönemini, erkeklerin gece boşalmalarını algılayabilmesidir.
Mevsimlere göre giyinme (ortama ve ihtiyaca yönelik giyinme), hijyenik bakım
konusunda sürekli ve düzenli
olarak eğitilmelidir (4,9).
Otistik bireylerin cinsellikle ilgili olarak kendilerini ve başkalarını
anlamakta sıkıntıları vardır. Bu sıkıntıların özünde
de cinsel uyarılma durumunda ne yapılması gerektiğini bilememelerinden
kaynaklanan öfke durumları vardır.
Otistik bireylerin ergenlik dönemi başlangıcı ve anında yaşadığı bu sıkıntılara
yönelik olarak; eğitimciler, aileler
tarafından duruma uygun çeşitli yöntemler geliştirilebilir.
Bu yöntemlerin başında öncelikle otistik bireylerle çalışan, yaşayan kişilerin
bu durumu normal fizyolojik bir olay olarak değerlendirebilmesi gelmektedir
(4,7).
Ön ergenlik döneminde cinsel davranışlara yönelik ana davranışlardan biri
ereksiyon ve uyarılma halinin süreklilik
arz etmesi ve bir boşalım sağlanamamasıdır. Böyle durumlarda; bireyin bireysel
özellikleri dikkate alınarak,
davranıştan aldığı haz engellenmeden davranışı yaptığı ortamın kontrol altına
alınması gerekmektedir. Yine bireyin
algısını başka alanlara kanalize etmek gerekir. Yoğun masturbasyon davranışında
bulunan çocuğa müzikli bir
çalışma yaptırılabilir (3,4).
Cinsel gereksinimi gidermeye yönelik bir yöntem olarak masturbasyon yapacağı
mekan konusunda çocuğu eğiterek
cinsel doyumun sağlanması bunun için kız ve erkeklere yönelik ayrı odaların
düzenlenmesi gerekmektedir.
Diğer yandan bu çocukların ergenlik döneminde karşı cinse olan arzuları,
kendini ve olayı ifade edememesinden
kaynaklanan cinsel istismar önemli bir toplumsal sorundur.
Bu çocukların özellikleri ve cinsel rahatlıkları göz önüne alınarak gözlem altında
olmalıdırlar. Özellikle kız çocukları
n giyimlerine dikkat edilmeli, otistiklerin cinsel istismarı na neden
olabilecek cinsel içerikli figürler, oyun ve
davranışlardan da kaçınılmalıdır. Cinsel istismara maruz kalmaması için
çocukların ilişkide bulundukları ortam kontrol altına alınmalıdır (3,5,7).
Sonuç olarak; otistik çocuklarda cinselliğe yönelik olarak; Cinsellikle ilgili
kurumlara ve ailelere yönelik eğitim
programları hazırlanmalı, dergi, broşür ve kitap basılmalıdır.
Otistik bireylere eğitim veren kurumlarda uluslararası uygulamalar dikkate alınarak
bireylerin cinsel gereksinimlerine
yönelik düzenlemeler yapılmalıdır. Bu kurumlarda cinselliğin biyolojik ve
fizyolojik yönü de dikkate alınarak doktor ve hemşire bulunmalıdır. Otistik
çocukların özellikleri konusunda basın yayın organları aracılığı ile toplumun
bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Arş. Gör. Dr. Leyla Küçük, Doç. Dr. Sevim Buzlu
İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu, Psikiyatri
Hemflireliği AD
Kaynaklar:
1. Yörükoğlu A. Cinsel gelişim ve cinsel eğitim. Çocuk Ruh Sağlığı.
19.Basım, 1994, 375, 231-247.
2. Öztürk O.Çocukluk çağı ruhsal sorunları ve bozuklukları. Ruh Sağlığı ve
Bozuklukları. Hekimler Yayın Birliği. Ankara,1994, 421-431.
3. Madi B. Otistiklerde ergenlik dönemi ve cinsel sorunlar I. Uluslar arası
‹zmir Özel Eğitim ve Otizm Sempozyumu; 28 Eylül-30 Eylül 2005.
4. Korkmaz B.Otizm başlıca davranış sorunları ve pratik yaklaşım. Yeni
Symposium; 2001; 39 (1); 26-34.
5. Ruble L A, Dalrymple NJ. Social / sexual awareness of persons with
autism: a parental Perspective. Arch Sex Behav;1993; Jun; 22 (3): 229- 40.
6. Konstantareas MM, Lunsky YJ. Sociosexual knowledge, experience, attitudes
and interests of individuals with autistic disorder and developmental
delay. J Autism Dev Disord;1997; Aug; 27 (4): 397-413.
7. Realmuto GM, Ruble LA.: Sexual behaviors in autism: problems of definition
and management. J Autism Dev Disord; 1999; Apr; 29 (2): 121- 127.
8. Bourgondien V, Reichle NC, Palmer A. Sexual behavior in adults with
autism. J Autism Dev Disord; 1997; Apr; 27 (2): 113-25.
9. Ousley OY, Mesibov GB.: Sexual attıdudes and knowledge of hıgh- functioning
adolescents and adults with autism. J Autism Dev Disord; 1991;
Dec; 21 (4): 471-81