BÜTÜN KONULAR
Üyelik Girişi
Site Haritası
Seminer Takvimi
YALNIZLIK ÜLKESİ

Yaygın Gelişimsel Bozukluk

Yaygın Gelişimsel Bozukluk

Yaygın Gelişimsel Bozukluk, karmaşık ve ileri düzeyde bir gelişimsel yetersizliktir. Dil, iletişim ve sosyal becerilerde ciddi sorunlar görülür. DSM-IV’de yaygın gelişimsel bozukluk beş alt grup olarak ele alınmaktadır. Otizm Yaygın Gelişimsel Bozukluk içinde en çok yer alan gruptur.

Yaygın gelişimsel bozukluklar şöyle sınıflandırılmıştır:

1. Otizm

2. Asperger Sendromu

3. Rett Sendromu

4. Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu

5. Başka Türlü Adlandırılamayan Yaygın Gelişimsel Bozukluk

Lotspeich (2007), yaygın gelişimsel bozuklukları birbiriyle örtüştüğünü ve onları birbirinden ayırt etmenin çok da kolay olmadığını belirterek şöyle devam eder: Bir kişiye tanı koymada yorumlama da işin içine girmektedir. Ayrıca DSM-IV’teki otizm için kullanılan on iki tanı ölçütünün çoğu, diğer yaygın gelişimsel bozuklukları için de kullanılmakta ve bu da karmaşıklığa neden olmaktadır.

Otizm

Otizm, çocukluğun ilk üç yılı içinde iletişimde bozulma, sosyal etkileşimde bozulma ve sınırlı ilgi, takıntılı ve tekrarlayıcı davranışlarla ortaya çıkan, ileri derecede ve karmaşık bir gelişimsel bozukluktur. Otizmin çocukları etkileme düzeyi belirgin bir farklılık göstermektedir. Bazılarını hafif düzeyde etkilerken, bazılarını da ağır düzeyde etkiler. Otizm zihinsel engel değil, ancak çoğu zaman otizme zihinsel engellik de eşlik eder. Zihinsel engellik düzeyinin fazla oluşu otizmin şiddetli bir formda hissedilmesine yol açar ve otistik belirtiler yoğun olarak görülür.

Otistik çocukların tanılamasında kullanılan nitelikler, çocuklarda farklı düzeylerde görülebilir; kimi çocuğun sosyal ilişkileri daha çok bozukluk gösterirken, kimisinde ise takıntılı ve tekrarlayıcı davranışlar daha yoğundur. Ayrıca otistik semptomlar zamanla değişime uğrayabilir. Yaş ilerledikçe ve nitelikli bir eğitim verildikçe birçok davranış değişir veya söner. Örneğin, sosyal ortamlardan kaçan çocuk, zamanla insanlara yakınlık gösterebilir ve insanların arasına katılabilir; aynı zamanda yoğun seyreden problem davranışları azalabilir.

Zihinsel engelli çocukların gelişim süreçleri, normal gelişim gösteren çocuklarla aynıdır, fakat engellilik düzeyine göre gerilik görülmektedir. Otizmli çocuklardaki gelişim süreci biraz daha farklı işlemektedir. Otizmli çocukların gelişim aşamalarında inanılmaz sıçramalar görülmektedir. Örneğin, “Nasılsın?” sorusuna yanıt veremeyen çocuk, 3 yaşında okuma yazmayı öğrenmiştir veya sayısal verileri çok iyi bilmesine karsın konum veya zıt kavramları öğrenmekte güçlük çeker. Normal gelişim gösteren veya zihinsel engelli çocuklarda önce alıcı dil gelişir, sonra ifade edici dil gelişir. Fakat otistik çocukların bir kısmında önce konuşma görülür. Bu da gelişim aşamalarındaki sıçramayı açık bir biçimde ortaya koyar.

Otizm, ilk kez Amerikalı psikiyatrist Leo Kanner tarafından 1943 yılında tanımlandı. Kanner, 11 çocukta gördüğü benzer özellikleri belirterek, “Erken Çocukluk Otizmi” (Early İnfantile Autism) adını verdi. Aynı tarihlerde (1944) Avusturyalı psikiyatrist Hans Asperger de bir grup çocukta gördüğü bazı davranışları tanımladı ve bu davranışları “Otistik Psikopati” olarak adlandırdı. Asperger, tanımlamayı savaş yıllarında ve Almanca yazdığı için uluslararası alanda fazla tanınmadı. Daha sonra yapılan araştırmalarda Kanner ile Asperger’in aynı hastalığı belirtikleri ortaya çıktı (Özbey, 2005).

Otizmle ilgili ilk tanı ölçütlerini Kanner belirlemiştir. Kanner, otistik çocuklarda gördüğü dokuz özelliğe dikkat çekerek, otistik çocukların tanısında bu temel özelliklerin ölçüt olarak kullanılmasını önermiştir. Aradan uzun zaman geçmiş olmasına rağmen, bu ölçütlerin çoğu hâlâ geçerliliklerini korumaktadır. Daha sonra çok farklı tanı ölçütleri geliştirildi. Şu an dünya genelinde tercih edilen tanı ölçütleri Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından geliştirilmiştir. Bu birliğin en son yanını olan DSM-IV’te (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental-Disorders) tanı ölçütleri 3 bölüme ayrılmıştır. Her bölümün de alt maddeleri bulunmaktadır. Böylece toplamda 12 tanı ölçütü oluşturulmuştur. DSM-IV’te verilen üç bölüm şöyle sıralanır:

1. Sosyal etkileşimde yetersizlik

2. İletişim becerilerinde yetersizlik

3. Sınırlı ilgi, takıntılı ve tekrarlayıcı davranışlar

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam163
Toplam Ziyaret66191057
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
Saat