BÜTÜN KONULAR
Üyelik Girişi
Site Haritası
Seminer Takvimi
YALNIZLIK ÜLKESİ

Asperger Sendromu

Asperger sendromu yaygın gelişimsel bozukluk şemsiyesi altında yer alan bir bozukluktur; fakat çoğu kez otizmle karıştırılır. Otizm ağır bir tablo olarak karşımıza çıkarken Asperger sendromu daha hafif bir düzeyde seyreder. Sendrom, otizm ile temelde aynı sorunları paylaşır; ancak otizm kadar ağır ve belirgin değildir. Özellikle yüksek fonksiyonlu otistiklerle karıştırılabilir. Asperger sendromunu ayıran en temel özellik, asperger sendromunda konuşma sorununun hiç görülmemesidir, yani aspergerliler bebeklikten itibaren gramere uygun bir konuşmaya sahiptir. Yüksek fonksiyonlu otistiklerde ise, konuşma sonraki yıllarda düzelebilmektedir, yani ilk başlarda konuşma bozuklukları görülürken, yaşın ilerlemesi ve alınan eğitimle konuşmada düzelmeler görülebilir. Bazı bireylerin konuşma bozuklukları ilerleyen yaşlarda da devam edebilir. Yüksek fonksiyonlu otistiklerde, zamirleri ters kullanma, konuşmaları anlamama, ekolali konuşma gibi bozukluklar yoğun olarak görülebilir. Asperger sendromlularda motor gelişimine bağlı beceriksizlik ve el-göz koordinasyon bozukluğu olabilirken, Yüksek fonksiyonlu otistiklerde el becerileri daha iyi gelişir. Aspergerliler, yüksek fonksiyonlu otistiklere oranla daha sosyaldirler ve toplumsal ilişkilere daha yatkındırlar.

1944 yılında Avusturyalı psikiyatrist Hans Asperger, bozukluğu bir grup çocukta gördüğü bazı davranışlara dayanarak ilk kez tanımladı. Erkeklerde daha çok görülen bir bozukluktur, her ırk ve toplumda görülebilir. Asperger sendromu ağır ve hafif olabilir. Tipik ve belirgin belirtileri olan Asperger sendromlular, ortalama 5 yaşlarında anne babaları tarafından fark edilebilir ve gerekli destek sağlanabilir; ama belirtileri hafif olan Asperger sendromlular pek kolay fark edilemezler; genellikle sorunlu, huysuz, inatçı, sakar çocuklar olarak bilinir ve çoğu kez sorunlarıyla baş başa bırakılırlar. Yaşıtlarının oynadığı hayali ve sembolik oyunları oynayamazlar. Örneğin, kız çocuğu bebeğine mama yedirmeye çalışmaz, erkek çocuğu süpürgeye at diye binmez. Normal gelişim gösteren çocuklar bir gün “ben tamirciyim” diyerek evdeki eşyaları, oyuncak tamir aletleriyle tamir etmeye çalışır, diğer bir gün polis olup evdeki suçluları yakalaması gerektiğini söyler; ama Asperger Sendromlu çocukların oyunları bu boyuta çıkamaz. Onlar sadece oyuncakları amaca yönelik kullanırlar; bisiklete biner, oyuncak arabasını sürer vb.

Soyut yargıları ve düşünceleri anlamakta zorluk çekerler. Babası tarafından “Bir daha gürültü yaparsan kulaklarını keserim,” diye tehdit edilen Aspergerli çocuk, korkudan titreyecek ve bir daha gürültü yapmamaya çalışacaktır; çünkü kulaklarının gerçekten kesileceğini sanır. Esprileri anlamakta güçlük çektiği için esprilere gülmez ve espri yapmayı sevmez. Anlama zorluğu çektiği konulardan biri de atasözleri ve deyimlerdir. Onlar buradaki sözlerin derin ve farklı anlamlarına odaklanmak yerine sadece kelime anlamları üzerinde dururlar.

Parmaklarını çıtlatma, sallanma, tırnak yeme, devamlı kalem ve para gibi nesneleri elinde tutma veya çevirme, oturduğu yerde ayaklarını sallama vb. takıntılı davranışları yoğundur. Çocukluk çağında yoğun olarak görülen takıntılar, büyümeye paralel olarak azalma gösterir. Görsel motor koordinasyonları çok zayıftır. El becerilerinde çeşitli sorunları olduğu için çok sakar olabilirler. Stereotipi takıntılarıyla beraber nesne takıntıları da görülebilir. Örneğin, kapak, pul, misket vb. nesneleri toplama takıntıları görülebilir. Mesleki yaşamlarına, genellikle ilgi takıntıları yön verir. Örneğin, arabalar ilgi duyuyorsa, ya okuyup makine mühendisi olur ya da okuldan ayrılarak araba tamircisi olmaya çalışır. İlgi takıntılarıyla ilgili araştırmaları çok derinlemesine olabilir. Bu takıntıları garip konular üzerinde olabilir. Örneğin, kelebek türleri, yeryüzündeki nehirler, başkentler, futbol karşılaşmaları vb.

Okuldaki öğretmeleri, derslerdeki başarı durumuna bir türlü anlam veremezler; çünkü başarı grafiğinde garip düzensizlikler görülür, zor bir derste okul birincileriyken, en basit derslerde çok düşük notlar alabilirler. Okuldaki sosyal aktivitelere ve grup etkinliklerine pek katılmazlar. Yaşadıkları mahalle veya sokakta dışarı çıkıp arkadaşlarıyla oyun oynamayı sevmez ve onlarla bir arada bulunmaktan hoşlanmazlar; sürekli ilgi duydukları konuyla ilgili çalışmalar yaparlar; bu yüzden aileleri tarafından derslere düşkün biri olarak tanınırlar. Birçoğu da derslere ve sınıf ortamına uyum sağlayamadığı için okulla yolunu ayırır, kimi de okul yönetimi tarafından okuldan atılır.

Alışkanlıklarından vazgeçemez ve rutin bir yaşantıları vardır. Örneğin hep aynı saatte yemek yer, uyur ve aynı yolda yürürler. Duygusuz bir yüz ifadeleri vardır, özellikle iletişim içinde değillerse yüzlerinde belirgin bir boşluk görülür. Ya hep bir şeyler planlar ya da hiçbir şey düşünmezler. Duygular arası geçiş çok hızlıdır, yani öfkeliyken bir anda öfkeleri dinebilir ve gülebilirler ya da çok neşeliyken bir anda hüzünlenebilirler. Öfke patlamaları ve ağlama eylemi çok önemsiz nedenlerden dolayı görülebilir.

Empati kuramazlar, yani başkalarının yaşadıklarını tahmin edemez ve beden dillerini yorumlayamazlar. Çok belirgin olmayan yüz ifadesini anlayamadıkları gibi ses tonunda kişinin üzgün veya neşeli olduğunuzu anlayamazlar. İnsan ilişkilerinde çok önemli olan davranışsal mesajları algılama güçlükleri vardır. Ayrıca jest ve mimikleri gereği gibi kullanamaz ve konuşmalarına tekdüze bir ses tonu hâkimdir. Hayal etme yetenekleri çok azdır. Zekâ düzeylerinde sorun yoktur; hatta üstün zekâya sahip olanların sayısı epeyce kalabalıktır. Çok farklı alanlarda üstün yetenekli olabilirler; kimi çok güçlü bir hafıza sahiptir, yıllar önce duyduğu bir olayı veya okuduğu bir kitabı satır satır hatırlayabilir; kimi yabancı dil öğrenmeye yatkındır, kısa zamanda birkaç yabancı dili öğrenebilir; kimi karmaşık matematik problemleri rahatlıkla çözebilir; kimi elektronik eşyalara meraklıdır, onları tamir eder ve hatta yeni aletler icat eder; kimi bilgisayar programlarında uzmandır. Okulu başarıyla bitirebilir, meslek sahibi olup evlenebilirler. Bir kısmı da bütün yaşamlarını, ilgi duydukları ve uzman oldukları meslekle ilgili çalışmalar ve araştırmalar yaparak geçirirler, evlenmek, çoluk çocuğa karışmak akıllarının ucundan bile geçmez. Zaten dahi bilim adamlarının bir kısmı Asperger sendromludur. Örneğin A. Einstein, L. Wittgenstein ünlü aspergerlilerdir.

Temel sorunlarının başında iletişim yetersizliği ve sosyal uyum bozukluğu gelir. Konuşmalarında sorun yok; ama iletişim kurmada ve sürdürmede sorunlar yaşarlar. Örneğin, biz grup içinde iki farklı konuyu takip edebiliriz; ama onlar takip edemez ve genellikle grup ilişkilerinden kaçarlar. Anti sosyal olarak bilinirler. Çocukluktan itibaren öğrenilen sosyal ilişkileri ve kuralları bir türlü öğrenemezler, sosyal ilişkilerde çoğu zaman hata yaptıkları sorun yaşarlar. Aslında sosyal ilişkiler anlamında eksikliklerinin farkındadırlar. İnsanlarla göz göze gelmekten rahatsız oldukları için, göz temasını fazla sürdüremezler.

Dar ve sınırlı ilgi alanları vardır. Bir iki arkadaşı varsa, o da kendisi gibidir, yani aynı konuya ilgi duyarlar. Asi, inatçı, prensip sahibi, koleksiyoncu, titiz, dakik, ciddi ve çeşitli takıntıları olan bireylerdir. Kimi de çok uysal olur; ne tarafa çekilse gider, sessiz ve sakindir. Yalan, dolan ve hileden anlamazlar; dürüst, adaletli ve sözünün eri insanlardır. Ruh dünyaları sıkıntı, çelişki ve boşluklarla doludur; çünkü yaşadıkları sorunlar temelde otizmle aynıdır; fark sadece sorunun düzeyindedir. Ruhsal hastalıklara yakalanma olasılıkları daha fazladır.

Yoğun hüzün yaşamaları gereken zamanlarda kendilerini duygudan yoksun hissedebilir ve anlamsız bir boşluğun derin girdaplarında bulabilirler. İnsanlarla olan ilişkileri genellikle mekanik düzeydedir; duygudan yoksun bir bilgi alışverişi içine girerler. Başkalarının özel yaşamlarına ilgi duymadıkları gibi kendi özel yaşamlarından da pek söz etmezler. Ana babası, eşi ve çocuklarıyla çeşitli sorunları farklı boyutlarda yaşayabilirler. İş değişikliklerinden, ev düzenin değişmesinden, nefret eder, yeni ortamlara uyum sağlamakta güçlükler yaşar ve alışkanlıklarında kolay kolay vazgeçmezler. Mesela bizler tatile gitmek için can atarken, Asperger sendromlular alıştıkları düzen değişeceğinden dolayı tatil için bir yerlere gitmek istemezler ve tatil kavramından nefret ederler. Aynı saatlerde yatıp aynı saatlerde uyanmayı tercih ederler. Kocasının Aspergerli olduğundan kuşkulanan bir kadın şu itirafta bulunmuştu: “Kendimi kocamın hayat arkadaşı olarak değil de, bir takıntısı olarak görüyorum. Onun bana âşık olduğunu ve beni bir koca olarak sevdiğini düşünmüyorum; çünkü onun bana olan sevgisi takıntı düzeyindedir.

Sade bir yaşantıları var. Hayatlarında yer edinmeye çalışan ve birinci derecede zorunluluk taşımayan birçok nesne ve olguyla uğraşmak onları fazlasıyla yorar. Bu nedenle kafalarını karıştırabilecek her türlü fazlalığı dünyalarından atarlar. Normal gelişim gösteren insanların yüzlerce arkadaşı varken, onların en çok iki-üç arkadaşı olur. Normal insanların evleri eşyadan geçilmezken onların sade bir ev düzenleri vardır. Örneğin, Einstein temizlik ve tıraş için aynı sabunu kullanırmış. Niçin böyle davrandığını sorduklarında şu cevabı verirmiş: “Temizlik için ayrı, tıraş için ayrı sabun kullanırsam kafam karışır.”

Günümüzde Asperger tanısı alan bireylerin sayısında ciddi bir artış gözleniyor. Toplumsal ilişkilerin yoğun yaşandığı dönemlerde Aspergerlilik izole edilebiliyordu; fakat ferdiyetçiliğin ön plana çıktığı çağımızda insanlardaki Asperger özellikler daha yoğun olarak ortaya çıkmaktadır. Gerçekten de kendimize ve yakın çevremizdeki insanlara dikkatlice baktığımızda kendimizde ve onlarda Asperger sendromunun birçok özelliğini fark edebiliyoruz.

Aspergerliler kişilik olarak birbirilerine yakındırlar ancak her aspergerlinin kişilik özelliği bir diğer aspergerliyle aynı olmayabilir. Her birinin yaşadığı sorunlar farklı konularda ve düzeylerde olabilir.

Bu özelliklerde görülen Asperger sendromu hastalık değil, daha çok kişilik sorunu olarak görülür. Eğer bireyin yaşamını ciddi anlamda olumsuz etkiliyorsa ve kişiyi çevresiyle uyumsuzluğa sürüklüyorsa hastalık olarak kabul edilebilir. Bu bağlamda Aspergerli olabileceğini düşünen herkes mutlaka bir uzmana danışmalıdır. Eğer Asperger sendromuyla ilgili belirtiler taşıyorsa profesyonel destek almalıdır; çünkü bu destekle yaşamı daha da kolaylaşacak ve yaşamı daha coşkulu yaşayabilecektir.

 

 

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam147
Toplam Ziyaret66191041
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
Saat