BÜTÜN KONULAR
Üyelik Girişi
Site Haritası
Seminer Takvimi
YALNIZLIK ÜLKESİ

Zihinsel Engelli Bireyler

Zihinsel engelliler diğer engel gruplarından çok farklı olarak bir başkasına fiziksel, duygusal ve düşünsel bağımlılık yaşamaktadır. Bir başkası olmadan yaşamını güvenli ve sağlıklı sürdürmesi mümkün değildir. Bu nedenle zihinsel engelliler ile yapılan çalışmalarda toplum, aile ve meslek grupları onların yararını en üstte tutmak durumundadır(Küçükkaraca,2000).
Mesleki çalışma açısından zihinsel engelli ile iletişime bakıldığında iki önemli öge vardır. Uzman ve zihinsel engelli çok önemlidir. Zihinsel engelli ve mesleki açıdan aile ve toplum da çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Burada ele alınan iletişim uzman ve müracaatçısı olan zihinsel engellinin arasında birebir kurulan ilişkidir.

Sosyal hizmet uygulamaları açısından mesleki ilişki ve iletişimde uzmanın ve zihinsel engellinin yeri üzerinde durulacaktır.

Sosyal hizmet uzmanının temel mesleki becerileri arasında müracaatçısı ile iyi bir diyaloğu geliştirebilmesi, müracaatçının ihtiyaçlarını görebilmesi, müracaatçıdan aldığı bilgileri yorumlayabilmesi çok önemlidir. Bu nedenle müracaatçının sorunun ele alınabilmesinde temel olarak sosyal hizmet uzmanın mesleki ve iletişim becerilerini çok iyi kullanıyor olması yatar. Sosyal hizmet uzmanının müracaatçısı ile karşılıklı etkileşiminde önemli yer tutan ögeler şunlardır:

· Yardım edebilmek için ihtiyaç duyulan bilgiyi toplamak

· İhtiyaçlarla ilgili duygu ve düşünceleri ortaya çıkarmak

· Duygu ve düşüncelerin ifade edilmesini sağlamak

· Çalışmayı yapılandırmak

· Bilgi vermek, danışmanlık yapmak, teşviketmek ve gerekli yönlendirmeleri yapmak

Bu etkileşimi sağlamak için uzman kullanacağı iletişimde; sözel ve sözel olmayan mesajların anlamlı olmasına, mesajlarının müracaatçı tarafından anlaşılabilmesi için basit, özel ve dikkatle seçilmiş olmasına, uzmanın verdiği mesajların müracaatçı tarafından anlaşılmasına, müracaatçıyı etkileyen aile, okul, toplum gibi etmenlere özen göstermelidir. Her müracaatçı ile çalışırken uzman bunlara dikkat etmelidir. Çünkü kendini ifade edemeyen bir zihinsel engelli de kendisine yönelik kabul davranış ve duygularının farkındadır.

Farklı özellikleri olan gruplarla çalışma yapan uzmanların bu gruba yönelik duygu, düşünce ve tutumlarını gözden geçirmesi gerekir. Gruba yönelik duygularının farkında olan sosyal hizmet uzmanı çok daha başarılı olacaktır. Farklı gruplara yönelik duyguların her zaman olumsuz olması gerekmemektedir. Olumlu duygular da zaman zaman uzmanın çalışmalarını aksatacaktır. Çok fazla olumlu duygu ya da sempati ilişkisinin kurulması uzmanı müracaatçılarına kendisini adamasına yol açacaktır. Zihinsel engelliler ile çalışma yapan uzmanın da kendisini bu grup ile ilgili olarak duygu, düşünce ve tutumları açısından değerlendirmesi gerekir. Ayrıca çalışma yapılacak olan alan ile ilgili teorik bilgiler ise uzmanın her zaman ihtiyaç duyacağı bir konudur. Bilimsel çalışmalar dünyanın her yanında yapılıyor ve bunlar çok hızlı bir şekilde de yayılmaktadır. Uzmanın kendisini yeni çalışmalar ışığında geliştirmesi ve kendi deneyimlerini diğer çalışanlar ile paylaşması gerekir. Uzman farklı bir grup ile çalışırken mesleki uygulama becerilerini de gözden geçirmelidir. Farklı bir grubun ihtiyaçlarını anlama, onlarla iletişim kurma ve sorunların çözümlenmesine ve onların gelişmesine katkıda bulunabilme becerisi nasıldır sorusunun yanıtını verebilmelidir. Her farklı grup temel mesleki ilişki kurma becerisinin yanı sıra o alana özgü becerileri de gerektirir. Yetişkinlerle yapılan bir çalışmada kullanılan ilişki kurma becerisi ile çocukla yapılan bir çalışmada kullanılan birbirinden ayrıdır. Çocukla iletişimde oyunlar(Küçükkaraca, 2001) çok önemliyken yetişkinde doğrudan ve sözel iletişim daha ön plana çıkacaktır.
Sosyal hizmet uygulaması sırasında iletişimin bir parçası olan ve temel odak olan zihinsel engelli kimdir sorusunun yanıtı çok kolay verilememektedir. Zihinsel engellilik zeka yaşı bölümlerine göre birbirinden ayrılmaya çalışılan bir gruptur. Bir kişinin geri olmasını yani farklı olmasını sadece zeka yaşı bölümü ile gerçekleştirmek kolay değildir. Zeka tek başına anlama ve algılamada gerilik ya da normallik ile ifade edilemeyecek çok karmaşık bir süreçtir. Zihinsel engelli olanların aile, çevre ile ilişkileri, zeka yaş bölümleri, kendi kurdukları dünyaları, etkilendikleri olaylar, algıları, korkuları, sevinçleri birbirinden çok farklı olması nedeniyle tek bir tipte zihinsel engelden yada engelli birey tipinden bahsetmek çok güçtür. Eğitsel amaçla çocukların eğitilebilir, öğretilebilir olduğu ayrımı çok zor olmasına karşın yapılmaktadır.

Zihinsel engelli her zaman için zeka yaşının gösterdiği yaşta olmak zorunda kalan bir bireydir. Ancak büyür, anlar, bazen unutur, bazen de hiç unutmaz. Hassastır, duyarlıdır, kendisine nasıl yaklaşılırsa o da öyle davranır.

Zihinsel engellinin her şeyi öğrenmesi her zaman mümkün değildir. zihinsel engellinin öğrenmesi gereken kendi başına yaşamını sürdürebilmesine yetecek bilgiler olmalıdır. Dikkat yetenekleri kısa sürelidir ve aynı zamanda dağınıktır. Aslında bu durum aileden kaynaklanan bir güdüleme eksikliği ile de açıklanabilir.Birçok zihinsel engellinin aile özelliği, çok çocuklu, alt sosyo-ekonomik düzeyde ve yoksul olarak görülmektedir. Bu aileler günlük yaşam mücadelesi içinde zihinsel engelli çocuklarına özen ve dikkat gösteremezler ve çocuğun gelişimi ilgisizlik nedeniyle aksar.

Zihinsel engelli çocuğun belleği zayıftır. Kısa süreli bellekteki bilgileri uzun süreli belleğe aktarmada çeşitli güçlükleri vardır.

Akademik başarıları yavaştır. Okula giden zihinsel engelli çocuk, normal zekaya sahip bir çocuğun bir yılda tamamladığı süreci tamamlayamaz.

Zihinsel engelli çocuğun dil gelişimi yavaştır ve gecikmeleri vardır. Kendini tam olarak ifade edemez. Fiziksel olarak bazı devinimsel hareketler yaparlar.

Eğitilebilir zeka düzeyinde olanlar kendi günlük bakımlarını gerçekleştirebilirler ve bağımsız yaşama hazırlanabilirler. Ancak bu bağımsız yaşam ve çalışma hayatları mutlaka korumalı olmak durumundadır.

Zihinsel engelli olan bireylerin ihtiyaçları diğerlerinden farklı değildir. temel yaşam ihtiyaçları, sevgi, bağlanma ve ait olma ihtiyacı, kendini gerçekleştirme ihtiyacı, sevme ve sevilme ihtiyacı, evlilik ve neslini devam ettirme ihtiyacı söz konusudur(Küçükkaraca,2000).

Sosyal hizmet uzmanı müracaatçıları ile çalışırken onların temel insan haklarını göz önünde bulundurur ve bu ihtiyaçlarının karşılanmasını temel hedef olarak belirler. Sosyal devlet anlayışı ve eşitlik çerçevesinde sosyal hizmet uygulamalarına bakıldığında müracaatçının kendi kaderinin kendisinin belirlemesi çok önemlidir. Ancak zihinsel engellilerin hakları ve ihtiyaçlarını kendi başlarına savunabilmeleri mümkün olmamaktadır. Bu durumda sosyal hizmet uzmanı zihinsel engellilerin sadece ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik değil aynı zamanda onların toplumda yetenekleri ölçüsünde yer almaları ve toplum kaynaklarında da ihtiyaçları kadar yararlanabilmeleri için savunuculuk rollerini yerine getirmelidir. Sosyal hizmet uzmanı sadece engellilerin değil ailelerin de savunuculuğunu yapmak durumundadır. Zihinsel engelliler dışında kalan bütün engel grupları kendi kararlarını kendileri verebilir ve haklarını savunabilirken zihinsel engelliler için aileleri ve sosyal hizmet uzmanları bu görevi üstlenmek durumundadır. Zihinsel engelli, ailesi ve sosyal hizmet uzmanı arasındaki ilişki, etkileşim çok önemlidir ve sürekli geliştirilmesi gereken bir alandır.

 Zihinsel Engelli ve Oyun
Oyun, bir iyileştirme amaçlanarak bir materyalle yaklaşımın genel adıdır. Resim çizmek, şiir, masal okumak, boya yapmak, kumla oynamak, saklambaç, hayvan taklitleri yapmak oyun kavramının içinde yeralır(Küçükkaraca,2001). Oyunda çocuğun kendisini tam olarak ifade edebilmesi ve uzmanın hiçbir önyargı olmadan onu kabuledebilmesi gerekir.
Sosyal hizmet uzmanı, zihinsel engelliyi(engellileri ve çocukları) anlamak, onun problemini aktarmasına yardımcı olmak, problemin çözümlenmesine katılmasını ve becerilerini geliştirmesini sağlamak amacıyla oyun oynamalıdır.
Oyunun çocuğun gelişimine etkileri şu şekilde genel olarak ele alınabilir(Erkan,1999).
Oyun çocuğun fiziksel gelişimini, zihinsel işlevlerini olumlu olarak etkiler. Çocuktaki bastırılmış duygusal enerjinin, ihtiyaç ve arzuların ortaya çıkmasına yol açar. Çocuk oyun ile sosyal kuralları, ahlaki standartları, uygun cinsiyet rollerini öğrenir. Çocuğun öğrenmesi oyun ile çok kolaylaştırılmış olur ve çocuğun yaratıcılığı gelişir ve artar. Oyunda aldığı roller aracılığı ile içgörü kazanır ve arzu edilen kişilik özelliklerinin gelişimi sağlanır.
Çocuğun oyun oynamasını etkileyen birçok faktör olmasına karşın sosyal hizmet uzmanının çocukla iletişimde mutlaka onun düzeyine uygun çeşitli oyunları kurması gerekir.
Çocuklar oynayarak büyürler. Oynayarak fiziksel, sosyal, kültürel bir olgunluğa erişirler. Zihinsel engellilerin yaşamında da oyun ve araçlı, doğrudan yapılandırılmış oyunların yeri önemlidir.
Zihinsel engelliler ile iletişimde kullanılacak olan oyunun türünü ve nasıl oynanacağını çocuğun durumu belirler. Müracaatçının bulunduğu yerden başlama ilkesine uyarak oyunun planlanması gerekir. Oyunu müracaatçı değil uzman(aile, öğretmen, diğer kişiler) başlatır. Çünkü oyunun basit, anlaşılır ve aktif olması gerekir.
Zihinsel engelliler çoğunlukla kendilerinden yaşça küçük çocukların oyunlarını oynarlar çünkü onların zeka yaşları, ihtiyaç ve ilgileri  o yaş özelliğini göstermektedir. Sosyal hizmet uzmanının zihinsel engelli ile kuracağı iletişim ve etkileşimde çocuk psikolojisinden yararlanması önemlidir.
Zihinsel engelliler için oyunun önemi şu şekilde ele alınabilir(Dörger,2001).
1. Oyun, zihinsel  engelli bedensel alanının gelişimine katkıda bulunur. Engelli çocuğun bedensel yetkinlikleri artar, kemik ve kasların büyümesi sağlanır. Kasların gelişmesi bedensel gelişmeyi, bedensel gelişme ise sinir sisteminin gelişimini ve motor gelişimini etkiler. Bedensel ve zihinsel gelişme ve kontrol birbiri ile uyumludur.
2. Oyun ile zihinsel engelli kendi bedenini ve diğer bedenleri fark eder. Zihinsel engellinin bedenine genellikle dokunma azdır. Çünkü kullandıkları ilaçlar, vücut yaraları ve düzenli kendi temizliklerini yapamadıkları için vücut kokuları vardır. Zihinsel engellinin bedeni fazla kilo ya da belirli kaslarını çalıştırmadıkları için bazı farklılıklara sahiptir. Bedeni ile yaptıkları uyuşmaz. Yetişkin bir zihinsel engelli üç yaşında gibi davranabilir. Bu nedenle dışarıdaki kişi dokunmaya çekinir. Ayrıca bedene dokunma zihinsel engellinin aynı şekilde cevap vereceği için engelli tarafından istismara uğrama ya da engellinin geçmişte yaşadığı bir istismar davranışını anımsayarak farklı tepki göstermesi durumuna yol açabilir. Aslında zihinsel engelli hem kendisine dokunulmasını hem de başkalarına dokunmak ister. Ancak başkalarına dokunduğunda cezalandırılır. Zihinsel engelliler ile az fiziksel temas kurulduğu için kendi davranışlarını da ayarlayamaz. Aynı şekilde kendisine yönelik istismar davranışlarını da her zaman ayırtedemez.
3. Zihinsel engellinin kendi bedenini benimsemesi giysileri ile yakından ilgilidir. Özbakım becerileri gelişmediği için giysilerini temiz tutamaz ve aileler sıklıkla temizliklerini yapmadan bekletirler. Aynı zamanda zihinsel engelli çocukların yeni giysi ve beden yaşlarına uygun giysilerin önemi fark etmeyeceğini düşünen aileler onlara küçük, daralmış, eski giysileri giydirirler. Aslında zihinsel engelli zeka yaşının müsait olduğu şekilde yeniyi, güzeli ve kendisine yakışan giysiyi bilir ve böyle giyindiğinde mutlu olur. Diğer kişilerin kendisine yaklaşmadığının da farkındadır.
4. Zihinsel engelliler kendi bedenlerini tanımazlar. Bu konuda duyarlılık için oyun gereklidir. Kendi bedenlerini merak ettikleri kronolojik yaşları ise oldukça ilerlemiştir. Bu durumda kendi bedenini keşfetmeye çalışan “büyümüş bir bedendeki küçük çocuk” ailesi ve çevresi tarafından cezalandırılır. Aslında o anda kendi bedenini keşfeden 3-4 yaş çocuğudur. Ancak aile ve çevre onun gelişiminden haberdar olmadığı için ceza verme davranışına yönelirler. Zihinsel engelliler ile çalışırken onların kendi bedenlerini tanımalarına fırsat verilmesi gerekir.
5. Zihinsel engelliler çevrelerinden çok kendileri ile alışveriş içindedirler. Çevreleri ile işbirliği ve alışverişlerini geliştirecekleri oyunları oynamaları ve paylaşmaları onların yeni kuralları öğrenmelerine yol açacaktır. Böylece daha sosyal davranabileceklerdir.
6. Zihinsel engellilerin güven duygularının gelişmesi önemlidir. Bu güven duygusu hem kendilerine hem de çevreye yönelik olarak geliştirilmek zorundadır. Bunun için de zihinsel engellinin yapabileceğinden fazlası istenmeden onların kendilerini gerçekleştirebileceklerini görmelerini sağlayacak oyunlar düzenlenmelidir.
7. Oyun oynayan zihinsel engelli empati geliştirme fırsatı bulur. Çünkü oyunu tekbaşına oynamaz ve üstlendiği rol ile ilgili olarak annesi, babası, arkadaşı ve diğerleri ile ilgili olarak onları anlamaya yönelir. Bu davranışını tam bilinçli bir şekilde anlamasa bile yeni davranış kalıbı öğrenmiştir ve onu uygulamaya başlar.
8. Oyun ile zihinsel engellilerin davranışsal yetkinlikleri ve bilişsel becerileri artar. Oyun ve oyunda kullanılan malzemeler engellinin yaşamına bir yenilik getirir. Bu yenilikler beden hareketlerine, bilişsel becerilerine mutlaka yansıyacaktır. Bir kedi gibi davranmakla ilgili oyunda kediyi tanır ve kedinin davranışları ile kendi davranışlarının farklı olduğunu görür. Kedinin çıkardığı sesi, dört ayak üzerinde yürümesini bilişsel olarak öğrenmiştir.
Yukarıda görüldüğü gibi oyun ve iletişim sosyal hizmet uzmanı ve zihinsel engelli arasındaki iletişim ve zihinsel engellinin psiko-sosyal ve fiziksel gelişimi için çok önemli rol oynamaktadır.
Sonuç
Sosyal hizmet uzmanı, zihinsel engelli müracaatçısı ile iletişim kurarken onun “kısıtlılıkları” ve “anormal” yapısını çalışmanın temeline almamalıdır. Medikal bakış açısının dışında sosyal model ve daha sonra geliştirilen yaklaşımların uygulamalarda kullanılması müracaatçıların sorunlarının çözümlenmesinde daha gerçekçi çözümler üretilmesine yol açacaktır.
Zihinsel engelliler ile yapılan çalışmalarda kullanılacak olan iletişimin çoğunlukla oyun aracılığı ile olmasına dikkat edilmelidir. Sosyal hizmet uzmanları oyun ile iletişim konusunda kendilerini daha yetkinleştirecek çabalar içinde bulunmalıdır.
Zihinsel engellilerin ailelerinin engelli ile iletişimleri konusunda oyunu kullanmaları yönünde eğitilmeleri gereklidir. Bu konuda sosyal hizmet uzmanları tarafından ailelere danışmanlık hizmeti verilmelidir. Çünkü aileler çocukları ile oyun oynamayı her zaman gerçekleştiremezler.
Zihinsel engelli ile iletişimde önemli bir grup da engelli ile ilgili diğer meslek elemanlarıdır. Zihinsel engelli ile çalışma bir takım çalışmasını gerektirir. Sosyal hizmet uzmanının  bu takım içindeki rolü ise diğerlerinden farklıdır. Zihinsel engellinin yeni sosyal davranışlar öğrenmesi, kendisini geliştirmesine fırsatlar tanınması, ailelerin engelli nedeniyle karşılaştıkları sorunlarının çözümlenmesi, toplumun engelliye yönelik tutumlarının değişmesi ve onu kabuletmeleri şeklinde çok genel bir şekilde ele almak mümkündür. Sosyal hizmet uzmanı engellinin haklarının korunması ve hakları doğrultusunda toplumda verimli bir birey olması yönünde çalışmaları sürdürmelidir.
 
Kaynaklar
1-Arıkan, Çiğdem.Türkiye’de Görme Özürlü Kadınlar: Sorunlar, Beklentiler, Çözüm Önerileri. Ankara: Körler Federasyonu Yayın No:3,2001.
2-Dörger,Dogmar. “Özürlüler ile Yaratıcı Drama” . Ankara: Hacettepe Üniversitesi Aile Hizmetleri ve Uygulama Merkezi (AHUM) Etkinliği, 28.2.2001.
  2-Erkan, Gönül.”Oyun ve Özürlü Çocuklar” Koşar, Nesrin G.; Duyan, Veli(Ed.)Yaşam Boyu Sosyal Hizmet. Prof. Dr. Sema Kut’a Armağan. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Yay. No:4 1999, 215-223.
 3-Gilson,Stephen French;Depoy,Elizabeth. “Multiculturalism and Disability: A Critical Perspective”  Disability and Society.  15(2) 2000,207-218.
4-Küçükkaraca,Nilgün. “Zihinsel Engelli Birey, Cinsel yaşam ve Aile Eğitimi”. T.C. MEB Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Özel Eğitimde Aile Eğitimi Sempozyumu, 13-14 2000, Ankara, 2000.
5-Küçükkaraca, Nilgün. “Sosyal Kişisel Çalışmada Çocuk ve Oyun”. Duyan, Veli; Aktaş, Aliye(Ed.)Sosyal Hizmette Yeni Yaklaşımlar ve Sorun Alanları. Prof. Dr. Nihal Turan’ a Armağan. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Yay. No:8 2001, 50-60.
6-Swain,John;French,Sally. “Toward an Affirmation Model of Dissability” Disability and Society. 15(4)2000,569-582.
 7-T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı. Çağdaş Toplum Çağdaş Yaşam ve Özürlüler . Ankara: I. Özürlüler Şurası. 1999.

 

 

 

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam49
Toplam Ziyaret66190943
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
Saat