BÜTÜN KONULAR
Üyelik Girişi
Site Haritası
Seminer Takvimi
YALNIZLIK ÜLKESİ

Kaynaştırma

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM YÖNETİMİ, TEFTİŞİ, EKONOMİSİ VE PLANLAMASI

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ

 

 

 

 

 

 

 

 

EMEL YENİ

3630127

 

 

 

 

 

 

 

 

 

EĞİTİMDE REFORM

Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin AKSOY

 

 

 

 

 

 

 

 

ANKARA

HAZİRAN, 2005

 

 

 

 

 

 

İÇİNDEKİLER

 

Özel Eğitim ve Kaynaştırmanın Tarihçesi.................................................................................2

Türkiye’de Özel Eğitimin Kısa Tarihçesi……………………………………………………..4

Kaynaştırma Eğitimi Nedir........................................................................................................4

Kaynaştırma Eğitiminin Nedenleri............................................................................................5

Kimler Kaynaştırma Eğitimi Alabilir.........................................................................................7

Kaynaştırma Eğitiminin Uygulama Aşamaları.........................................................................10

Kaynaştırma Eğitiminin Finansmanı........................................................................................13

Kaynaştırma Eğitiminin Tarafları.............................................................................................14

Kaynaştırma Eğitiminin Direnç Yaratan Boyutları...................................................................18

Kaynaştırma Eğitiminim Güçlendiren Boyutları......................................................................19

Türkiye’de Kaynaştırma Uygulamasında Gelinene Durum Ve Karşılaşılan Sorunlar.............20

Öneriler.....................................................................................................................................23

Kaynakça...................................................................................................................................27

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÖZEL EĞİTİMİN TARİHÇESİ

1-Büyük dinlerin öncesine dayanan dönem: Tek tanrılı büyük dinlerin ortaya çıkmasına kadar geçen çok uzun bir dönem­de normal insanlardan farklı doğan bebekler veya normal
gelişim göstermeyen çocuklar ya öldürülmüş ya da kaderine terk edilmiştir.

 

2-Büyük dinlerin yayıldığı dönem: Hıristiyanlık ve Müslü­manlık gibi büyük dinlerin ortaya çıkması ve yayılması ile birlikte farklı özellikler taşıyan, engelli bireylere acınarak
yaklaşılmış ve bu bireyler korumaya alınmıştır. Bu yaklaşı­mın arkasında daha çok sevap kazanmak veya günah işleme­mek duygusu yatmaktadır.

 

3-Enstitiileşmeler dönemi: 18. ve 19. yüzyıllarda özel eğitim kavramının oluşmaya başladığı söylenebilir. Çeşitli bireysel çalışmalar özel eğitim ve engelliler için önemli başlangıçlar­
dır. Aşağıda bu çalışmalara bazı örnekler verilmiştir:

Jean Marc Gespard lîard (1775-1838): Bir Fransız olan Itard'ın zihinsel engelli çocuklarla ilk bireysel çalış­mayı başlattığı söylenmektedir. Kendisi, ormanda bulu­nan 12 yaşında, Victor ismi verilen zihinsel engelli bir çocuğu eğitmeye çalışmıştır.

Thomas Hopkins Gallaudet (1787-1851): Sağırlar için ilk defa parmak alfabesini geliştirmiştir.

Louis Braille (1809-1852): Kendisi de kör bir Fransız olan Braille kör olan insanların kullanabilecekleri, kabar­tılmış altı nokta esasına dayanan bir alfabe geliştirmiştir. Braille sistemi kısaca dokunarak okuma sistemidir.

Alfred Binet (1857-1911): Yine bir Fransız olan Binet zekânın ölçülebileceğini savunarak ilk defa zekâ testi ha­zırlamıştır. Fransa'daki ilköğretim okullarında başarısız olan öğrencileri seçmek ve bunları başka okullara yerleş­tirmek için kurulan komisyonun başına getirilmiş ve yar­dımcısı Dr. Theodor Simon ile birlikte ilk testi hazırla­mıştır.

Maria Montessori (1870-1952): Bir İtalyan doktor olan Montessori, eğitimcilerin çok iyi bildikleri yapılan­dırılmış eğitim materyallerini ilk defa zihinsel engelli ço­cukların eğitimi için geliştirmiş ve kullanmıştır. Bu ma­teryaller beş duyuya hitap etmektedir ve çocukların daha kolay öğrenmelerini sağlamak amacıyla aşama aşama gelişen bir düzen içerisinde onlara sunulmaktadır.

Anna Freud (1895-1982): Avusturyalı olan Freud, duygusal problemleri olan çocuklara psikanaliz yönte­miyle yaklaşmaya çalışmıştır.

           Bireysel çalışmalara paralel olarak bu dönemde özel eğitim veren bazı okulların açıldığı görülmektedir. Bu okullar daha çok yatılı ve şehirlerin dışında toplumdan izole edilmiş okullardır. Aşağıda bu tür okullarla ilgili bazı ilk örneklerden bahsedilmiştir:

7755 İlk defa Fransa'da sağırlar için bir okul açılmıştır.

1784 Fransa'da körler için bir okul açılmıştır.

1817 ABD'de sağırlar için ilk defa bir okul açılmıştır.

1829 ABD'de körler için bir okul açılmıştır.

1860 ABD'de zihinsel engelliler için okullar açılmıştır.

4.  Kaynaştırma (entegrasyon) ve normalizasyonu temel alan dönem: Kaynaştırma; kısaca, Özel eğitime gereksinim duyan engelli bireylerle engelli olmayan bireylerin bir arada eğitim görmesi olarak açıklanabilir.

a) İlk kaynaştırma çalışmaları: İlk çalışmaların bilinçli bir entegrasyon anlayışına dayanarak yapıldığı söyle­nemez; daha çok devlet okulları içerisinde açılan özel sınıflar şeklindedir. Bazı örnekler şunlardır:                                                                               

1869 ABD'de bir devlet okulunda sağırlar için özel sınıf açılmıştır.

1889 İstanbul'da Ticaret Mektebi bünyesinde sağırlar okulu ve körler için sınıf açılmıştır.

1896 ABD'de bir devlet okulunda zihinsel engelliler için özel sınıf açılmıştır.

1899 ABD'de bir devlet okulunda körler için bir sı­nıf açılmıştır. 

b)  Bugünkü kaynaştırma çalışmaları: 1960'lardan son­ra özel eğitime gerek duyanları bir araya getirerek eğitme görüşü ağırlık kazanmıştır.

c)  Normalizasyon ve yatılı özel eğitim kurumlarından vazgeçme: Bugünkü kaynaştırma anlayışıyla birlikte engelli bireyler için, sosyal yaşam ve öğrenme çevre­sini mümkün olduğunca bireylerin normal hayat ko­şullarına ulaşacakları bir çevre hâline getirme (nor-
malizasyon), eğilimin önemli bir hedefi olmuştur. Bu görüşle birlikte özel eğitim gereksinimi olan bireyle­re yatılı Özel eğitim kurumlarında eğitim verme anla­yışından ise mümkün olduğunca uzaklaşılmaktadır.

 

 

Yapılan çalışmalarda bireylerin eksik veya yetersiz olan özellikleri yüzünden belli sınıflara ayrılmasının aslında bireylerin etiketlenmesi anlamına geldiği bulunmuştur. Bunun yerine yapılması gereken bu eksikliklerin gerektirdiği eğitsel önlemleri almaktır.Bu önlemlerden birisi de engelli bireylerin normal gelişim gösteren akranlarıyla beraber eğitim almalarını, sosyalleştirilmelerini, topluma uyum sürecini hızlandırarak davranışsal ve akademik gelişimlerini arttırmak amacıyla kaynaştırmaktır.

TÜRKİYE'DE ÖZEL EĞİTİMİN KISA TARİHÇESİ

Türkiye'de özel eğitim çalışmalarının başlangıcı aslında çok es­kilere dayanmaktadır. Hatta Osmanlı dönemindeki Enderun mek­teplerinin dünyada üstün zekâlı çocukların eğitimleri açısından en eski örnek olduğu söylenmektedir. 1889'da ise ilk olarak Grati isminde bir kişi İstanbul Ticaret Mektebi içerisinde bir bölümde sa­ğırlar okulunun açılmasını sağlamıştır. Daha sonra bu okul içerisin­de bir de körler için sınıf açılmıştır. 1921 yılında İzmir'deki körler okulunu, 1923'te yine İzmir'de sağırlar okulu takip etmiştir. Takip eden yıllarda ise diğer okullar açılmaya başlamıştır. Önceleri Sağ­lık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'na bağlı olan okullar 1950'deçıkan bir yasayla Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlanmıştır. Önceleri ba­kanlık içerisinde küçük bir birimden çalışmalar yürütülürken; bu birim 1980 yılında Özel Eğitim Genel Müdürlüğü, 1983 yılında ise Özel Eğitim ve Rehberlik Dairesi Başkanlığı'na dönüşerek görev ve yetkileri genişletilmiştir. 1992 yılında ise Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü kurulmuştur ve alanla il­gili tüm çalışmalar buradan yönetilmektedir. Milli eğitimdeki mer­kez örgütün çalışmaları ile illerdeki İl ve İlçe Milli Eğitim Müdür­lükleri bünyesindeki Özel Eğitim konusuyla ilgili birimler bu hiz­meti ülke bazında yürütmeye çalışmaktadırlar. Bu çalışmalar şu ana başlıklarda toplanabilir: Engelli çocukların erken tanısı (rehberlik ve araştırma merkezlerince yürütülen), engelli çocuklara eğitim ve­ren okullar veya özel sınıflar açma, meslek kazandıran iş okulları açma, üstün çocuklara yurt içi ve dışı eğitim olanağı sağlama, okul­lardaki özel eğitim öğretmenlerine hizmetiçi eğitimi vererek öğ­retmenlerin mesleki gelişimlerini sağlama gibi. Ayrıca Başbakanlı­ğa bağlı olarak çalışan Özürlüler İdaresi Başkanlığı da engellilere yönelik çalışmalar yapmaktadır.

 

 

 

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ NEDİR?

 

Kaynaştırmanın pek çok tanımı vardır:

*Kaynaştırma eğitimi;engelli çocukların normal eğitim sınıflarında normal gelişim gösteren akranlarıyla, sosyal ve eğitimsel açıdan birlikteliklerinin sağlanmasıdır.

( Lewis ve Doorlag, 1987:4)

 

*Kaynaştırma; normal eğitim programlarına uyum sağlayamayacak kadar ağır engeli olmayan fiziksel ve davranışsal problemleri olan öğrencilerin normal eğitim programlarına yerleştirilmeleridir. ( Lewis ve Doorlag, 1987:4)

 

*Kaynaştırma;normal eğitim ve özel eğitim personelinin sorumluluğunda düzenlenmiş eğitim programı ve program sürecinde bireysel destekleme ile birlikte normal çocuklarla engelli çocukların belli zamanlarda eğitimsel ve sosyal bileşimidir( Akt. Karamanlı, 1998 ).

 

*Kaynaştırma; engelli çocuğun toplumdan koparılmadan, kendi akranları arasında, onlarla etkileşime girebilmesine ve kendi kendine yeter hale gelmesini sağlayacak bilgi ve becerisini kazanmasına olanak sağlayan, uygun eğitim tekniklerinin kullanıldığı ve normalleşme temelleri üzerine oturan bir eğitimdir( Jenkinson, 1997: 140 )

 

*Kaynaştırma eğitimi, engelli öğrencilere en az kısıtlayıcı eğitim ortamını sunan bir eğitim ortamıdır. En az kısıtlayıcı eğitim ortamı ilkesi, özel gereksinimi olan öğrencinin eğitim gereksinimlerinin en üst düzeyde karşılanması ve aynı zamanda, ailesiyle ve “normal” diye nitelendirilen yaşıtlarıyla bir arada bulunmasıdır( Kırcaali- İftar, 1997)

 

*Eğitimde fırsat eşitliği ve normalleştirme, kaynaştırmanın temel felsefesini oluşturmaktadır. Bu bağlamda, eğitimde fırsat eşitliği ve normalleştirme ilkesinden kaynağını alan kaynaştırma, engelin türü ve derecesine bağlı olarak, engelli ve normal gelişim gösteren çocukların, eğitsel ve sosyal yönlerden bütünleştirilmesi sürecidir( O.E.C.D., 1995:16)

 

*Madde 4- (Değişik: 18.12.2004/25674 RG ) d) Kaynaştırma: Özel eğitim gerektiren bireylerin, yetersizliği olmayan akranları ile birlikte eğitim ve öğretimlerini resmî ve özel okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan destek eğitim hizmetlerinin sağlandığı özel eğitim uygulamalarını kapsar.( Akt. Kuz 2001)

 

 

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN NEDENLERİ

 

Kaynaştırma eğitimini savunanlar bu uygulamanın çeşitli nedenlerle gerekli olduğunu düşünmektedirler. Bunlar:

 

Kanuni Haklar:Kanuni haklarından dolayı engelli bir çocuk, akranlarının sahip olduğu şartlarda en az kısıtlayıcı ortam içinde eğitim görme hakkına sahiptir.

 

Vatandaşlık Hakkı: Ayrıştırma ve ayrıştırılmış ortamlarda verilen özel eğitim eşitliğe aykırıdır.Var olan haklar herkes için geçerli olmalıdır. Belirli bir eğitim programına kabul edilme, bireyin belirli bir engele sahip olmamasına bağlı olmamalıdır. Engelli çocuklar etraflarındaki arkadaşları, komşuları ve kardeşleri gibi aynı okula gitme hakkına sahip olmalıdırlar.

 

Ebeveyn Hakları: Ebeveynler çocuklarıyla ilgili en fazla sorumluluk taşıyan ve aynı şekilde özel eğitim ekibinin bir üyesidir. Dolayısıyla ebeveynler kendi çocukları hakkında en bilgili kişiler olarak çocuklarının başarılı olmaları için gerekli olan destek ve servisleri de içeren en az kısıtlayıcı eğitim ortamını isteme hakkına sahiptirler.

 

Ahlaki Haklar: Engelli çocuklar diğer çocuklar için geçerli olan nedenlerden dolayı istedikleri eğitim ortamını seçebilirler. Kaynaştırma, istenilmeyen durumlardan kaçınma, sosyalleşme ve arkadaşlık geliştirme fırsatını en fazla verebilecek olan bir eğitim uygulamasıdır.

 

Etik Haklar: Her çocuk ait olma ve değerli olma duygularını yaşamalıdır.Bu çocuklar bu duyguları kaynaştırma ortamında daha fazla yaşayabileceklerdir. Bu ortamdaki engelli çocuklar  sınıflarında  hayatın içindeki zıtlıkları, farklılıkları ve bu farklılıkların ve zıtlıkların kabulünü temsil eder( Kids Together Inc., 2001,Akt. Kuz 2001 ).

 

Eğitimsel Haklar: Bu eğitim sürecine dahil olan  engelli bir çocuk için en faydalı eğitim programı kaynaştırma uygulamasıdır.( Akt. Karamanlı, 1998 )

 

Bununla birlikte bütün engelli çocukların normal sınıflarda eğitim görmesini istemek hem gerçekçi değildir, hem de çocukların kendisi için de zararlıdır( Peltier, 1997, Akt. Kuz 2001 )

İnsanlarla ilişki kurma, doğumla başlar ve bütün yaşamımız boyunca gelişerek devam eder. Çocuk ilk sosyal ilişkileri ailede öğrenir. Bu ilişki daha sonra oyun çevresi ve okul çevresi ile gelişip biçimlenir. Sınırlı bir çevrede büyüyen özürlü çocukların sağlıklı iletişim kuramamaları nedeniyle normal çocuklara göre kişiliklerinde düzensizlik ve uyumsuzluk ortaya çıkabilmektedir. Özel eğitim gerektiren çocuklar genellikle aile bireyleri, özellikle de kardeş ilişkilerinde yalnız kalabilirler. Anne ve babanın aşırı koruyucu tutumu sonunda özürlü çocukta bağımlılık geliştirerek olumlu benlik kavramının gelişimi engellenebilir. Bu ise özürlü çocuğun hem özürlü , hem de normal bireylerle iletişim kurmasını daha çok zorlaştırarak toplum dışında bırakabilen bir birey olarak yetişmesine neden olur ve kısır döngü içinde kalabilir.

 

            Çocuğun iletişim kurduğu çevre, çocuğun sözel davranışları kazanmasında da önemli rol oynar. Özellikle dil ile ilgili becerilerin kazanılmasında özürlü çocukların normal yaşıtları ile bir arada bulunmaları etkili olmaktadır. Normal bir okulda izole eğitim gören özürlü çocuklar, sürekli kendileri gibi özürlü yaşıtlarıyla bir arada bulunacakları için, sözel olarak öğrenecekleri hiçbir şey olmayacaktır.

 

            Son yıllarda özürlü çocukların normal yaşıtlarıyla normal okullarda bir arada eğitime alınmaları, eğitimsel bir olay olarak ilgi çekmektedir. Bu sistemin diğer bir kolaylığı da çocuğun normal bir okulda tam gün bulunmaya hazır olmasını kolaylaştırmaktır. Özürlü çocukların normal okullarda entegre eğitime alınmaları onların toplum içinde bir birey olarak yaşamlarını kısmen kolaylaştırmaktır. Diğer yandan özürlü çocuğun okuldaki arkadaş grubuna katılması ve kabul görmesi, çocuktaki bağımlılık duygusunun azalmasına ve güven duygusunun gelişmesine neden olmaktadır. Böyle bir entegrasyon çalışmasında özürlü çocukların normal çocuklarla olumlu sosyal ilişkiler geliştirmesi öğretilecek ve en önemlisi de her iki grup için erken yaşta gelişen tutumların  ileriki yıllarda toplumsal bir yatırım olması sağlanacaktır.

 

KİMLER KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ ALABİLİR?

 

Aşağıda belirtilen özelliklere sahip bireyler kaynaştırma eğitimi alabililer:

 

  1. GÖRME ENGELLİLER

Görme gücünün kısmen ya da tamamen yetersizliğinden dolayı, bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu,ifade eder.

 Özel eğitim okullarında, görme engellilere ve az görenlere; okulöncesi ve ilköğretim düzeyinde eğitim hizmetleri sunulmaktadır. İlköğretim düzeyindeki görme engelliler okullarının tümü yatılıdır, gündüzlü devam imkanı da sağlanmaktadır. Kaynaştırma ve özel eğitim sınıfı uygulamaları da vardır. İlköğretimlerini tamamlayan görme engelliler üst öğrenimlerini normal okullarda sürdürmektedirler. İlköğretim ders kitapları Braille (kabartma yazı) olarak Görme Engelliler Basımevi ve Akşam Sanat Okulu’nda basılmakta, diğer araç ve gereçler DAYM’de üretilmektedir.

 

 

  1. İŞİTME ENGELLİLER

İşitme duyarlılığının kısmen veya tamamen yetersizliğinden dolayı konuşmayı edinmede, dili kullanmada ve iletişimde güçlük nedeniyle bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu, ifade eder.

Özel eğitim okullarında işitme engellilere okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde yatılı ve gündüzlü hizmete verilmektedir. Ortaöğretimlerini normal okullarda sürdürmeleri esas alınmakla birlikte meslek liselerine sınavsız yerleştirilmeleri sağlanmış ve İşitme Engelliler Meslek Liseleri açılmıştır. İşitme engelli öğrenciler kaynaştırma uygulamalarıyla da eğitim-öğretimlerini sürdürmektedir.

 

  1. ORTOPEDİK ENGELLİLER

İskelet, kas ve eklemlerdeki hastalık, bozukluk ve yetersizlikten dolayı, bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu, ifade eder.

Özel eğitim okullarında ortopedik engellilere okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde hizmetleri tıbbi rehabilitasyon ile iç içe sunulmaktadır. Bu engel grubu için açılan meslek liselerinde halen kız öğrenciler “dekoratif el sanatlar“, erkek öğrenciler “cilt ve serigrafi”, kız ve erkek öğrenciler “muhasebe” bölümlerine devam etmektedirler.

 

  1. DİL VE KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ OLAN ENGELLİLER

Sözel iletişimde farklı düzey ve biçimlerde ortaya çıkan aksaklıklar ve düzensizlikler nedeniyle dili kullanma, konuşmayı öğrenme ve iletişimdeki güçlüklerin, bireyin eğitim performansı ve sosyal uyumunu olumsuz yönde etkilemesi durumunu, ifade eder.

 Özel eğitim, rehberlik ve araştırma merkezlerinin öğretmene, kurum idaresince, aileye yönelik çocuğun bireysel ve gelişim özellikleri dikkate alarak sağladığı bilgilendirme toplantıları, eğitim-öğretim ortamını bozmadan sınıf-okul ve ev ortamında alınması gerek tedbirler hakkında yönlendirmeler, öğretmenlerin ve ailelerin bu konuda hizmetiçi  eğitim seminerlerinden yararlandırılmaları gibi alınarak normal okullarda kaynaştırma uygulamalarıyla eğitimlerine devam etmektedirler. Bu öğrencilere rehberlik ve araştırma merkezlerinde uygun terapi hizmetleri de sunulmaktadır

 

  1. ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN ENGELLİLER

Yazılı ya da sözlü dili anlamak ya da kullanabilmek için gerekli olan bilgi alma süreçlerinin birinde ya da birkaçında ortaya çıkan ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, dikkat yoğunlaştırma ya da matematiksel işlemleri yapmada yetersizlik nedeniyle, bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu, ifade eder

Öğrenme güçlülüğü olan öğrencilerin eğitimleri, özel eğitim okullarında okul öncesi, ilköğretim ve yaygın eğitim düzeyinde gündüzlü olarak sunulmaktadır. Orta düzeyde (eğitilebilir) zihinsel yetersizliği olan ilköğretimlerini normal ilköğretim okulları ile özel eğitim ilköğretim okullarında sürdürmektedirler. Bu öğrencilerin kaynaştırma uygulamaları ile eğitimlerine öncelik verilmektedir. İlköğretimi tamamlayan bu öğrenciler temel mesleki beceriler kazandırmaya yönelik meslek derslerinin yanına öğrencilerin düzeyine uygun genel kültür derslerinin de verildiği mesleki eğitim merkezlerine alınmaktadır.

 

  1. 6.             ÜSTÜN VE ÖZEL YETENEKLİLER

Akademik alanda ve/veya sanat alanındaki yetenekleri açısından akranlarına göre üst düzeyde performans gösterme durumunu,ifade eder

Okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretim çağındaki üstün ve özel yetenekli öğrencilerin bireysel yeteneklerinin farkında olmalarını ve kapasitelerini geliştirerek en üst düzeyde kullanmalarını sağlamak için öğrencileri yaşıtlarından ayırmadan örgün eğitimleri dışındaki zamanlarında ilgi, yetenek ve istekleri doğrultusunda eğitim veren bağımsız özel eğitim kurumu olan “Bilim ve Sanat Merkezleri” açılmaktadır.

 

  1. 7.             UYUM GÜÇLÜĞÜ OLAN ÇOCUKLAR

Riskli yaşam koşulları, madde bağımlılığı, yetersiz beslenme, göç, suç işleme, suça yönelme, çalışma, ihmal, istismar, terk edilme ve dil farklılığı gibi nedenlerden dolayı bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu,ifade eder.

Bu çocuklar eğitim önlemleri (rehberlik ve araştırma merkezlerinin öğretmene, kurum idaresine aileye yönelik çocuğun bireysel ve gelişim özelliklerini dikkate alarak sağladığı bilgilendirme toplantıları, eğitim-öğretim ortamını bozmadan sınıf-okul ve ev ortamında alınması gereken tedbirler hakkında yönlendirmeler gibi) alınarak normal okullarda kaynaştırma yoluyla eğitimlerine devam etmektedirler

 

Bu öğrenciler arasından aşağıdaki kanun maddesine uyan öğrenciler kaynaştırma eğitimine alınır.

 

Madde 75- Eğitimini engelleyecek düzeyde ek bir yetersizliği olmayan, tuvalet eğitimini kazanmış, süreğen hastalığı olmadığını veya varsa, kontrol altına alındığını belgeleyen özel eğitim gerektiren bireylerin kaydı, ilgili mevzuat çerçevesinde, yetersizliğine uygun olarak başvurduğu kurumlara, EK 13 ve EK 14’te yer alan formların veli veya vasilerce doldurulmasıyla yapılır. Okul öncesi eğitim veren özel eğitim okulları için, çocuğun tuvalet eğitimi kazanmış olması koşulu aranmaz.

 

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN UYGULANMA AŞAMALARI

Kaynaştırma Yoluyla Eğitim Uygulama İlkeleri

06.06.1997 tarihli ve mükerrer 23011 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 573 sayılı

 

       Özel Eğitim hakkında Kanun Hükmünde Kararname.

 

Madde 68- Kaynaştırma yoluyla eğitim uygulama ilkeleri şunlardır:

a)Özel eğitim gerektiren her bireyin akranları ile birlikte aynı kurumda eğitim görme hakkı vardır,

b) Hizmetler bireylerin yetersizliklerine göre değil, bireylerin eğitim gereksinimlerine göre plânlanır,

c)Hizmetler okul merkezli olur,

d)Karar verme süreci aile-okul-eğitsel tanılama, izleme ve değerlendirme ekibi dayanışmasına dayalı olarak gerçekleşir,

e) Bütün bireyler öğrenebilir ve öğretilebilir,

f) Kaynaştırma, bir program dahilinde verilen bir özel eğitim uygulamasıdır.

Kaynaştırma Yoluyla Eğitim Uygulama Ölçütleri

Madde 69- Kaynaştırma yoluyla eğitim uygulama ölçütleri şunlardır:

a)Kaynaştırma uygulamaları yapılan kurumlarda özel eğitim gerektiren öğrencinin gereksinimleri çerçevesinde kurumun fiziksel, sosyal, psikolojik ortamında ve eğitim programlarında destek hizmetler ile gerekli düzenlemeler (kaynak oda, rehberlik ve psikolojik danışma servisi, bireyselleştirilmiş eğitim programları geliştirme ve uygulama birimi kurulması; rampalar, ses yalıtımı, ışık düzenine dikkat edilmesi gibi) yapılır.

b) Kaynaştırma uygulamalarına devam edecek öğrencilerin birden fazla yetersizliği olmamasına, erken yaşta tanılanmış, ailesinin iş birliğine açık ve eğitim almaya yatkın, cihaz kullanması gerekenlerin mutlaka cihazlandırılmış, zihinsel öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin hafif ve orta düzeyde zihinsel yetersizliği olmalarına dikkat edilir.

c) Kaynaştırma uygulamaları yapılan kurumlarda tüm kurum personelinin, öğrencilerin, ailelerin ve yakın çevrelerinin özel eğitim gerektiren öğrencilerin bireysel ve gelişim özellikleri hakkında bilgilendirilmeleri esastır.

d)Kaynaştırma uygulamalarında öğretim programları, programın amaçları bireye uyarlanarak uygulanır, bireyselleştirilmiş eğitim programları ile desteklenir.

Tam Zamanlı Kaynaştırma Uygulaması

Madde 70- Tam zamanlı kaynaştırma uygulaması:

a) Özel eğitim gerektiren bireylerin, akranları ile birlikte okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında aynı sınıfta eğitim görmesi ve sosyal açıdan bütünleştirilmesi için; özel eğitim destek hizmetleri, özel araç-gereç ve eğitim materyalleri sağlanır. Eğitim programı bireyselleştirilerek uygulanır ve gerekli fiziksel düzenlemeler yapılır. Kaynaştırma uygulamaları yapılan okullarda, sınıf mevcutlarının okul öncesi eğitim kurumlarında 14, ilköğretim kurumlarında 30 öğrenciyi aşmamasına dikkat edilir. Özel eğitim gerektiren öğrenciler her sınıfa eşit olarak dağıtılır, bir sınıfta yetersizliği aynı olan en fazla iki öğrenci uygulamaya katılır.

b) Durumları ayrı bir sınıfta eğitilmeyi gerektiren öğrenciler için okul öncesi eğitim, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında özel eğitim sınıfları, özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından açılır. Bu sınıfların mevcudu en fazla; okul öncesi eğitimde 6, ilköğretimde 12, orta öğretimde 20 ve yaygın eğitimde 10 öğrenciden oluşur.

c) Özel eğitim okulunun yatılılık olanaklarından yararlanan öğrencilerden, akranları arasında eğitim alması uygun görülenler, yakın çevrelerindeki okul öncesi eğitim, ilköğretim, orta öğretim kurumlarından eğitim alırlar. Servis giderleri özel eğitim kurumunca karşılanır.

d)Yetersizlikleri olmayan bireyler, istekleri doğrultusunda, özellikle okul öncesi eğitimde, çevrelerindeki kaynaştırma uygulaması yapan özel eğitim okullarında açılacak sınıflara kayıt yaptırabilirler. En fazla beşi özel eğitim gerektiren birey olmak üzere, bu sınıfların mevcutları en fazla okul öncesi eğitimde 14, ilköğretim-orta öğretimde 20 ve yaygın eğitimde 10 öğrenciden oluşur.

Yarı Zamanlı Kaynaştırma Uygulamaları

Madde 71- Yarı zamanlı kaynaştırma uygulamaları:

a) Kaynaştırma uygulaması yapılan sınıflara veya özel eğitim sınıflarına devam eden öğrencilerin; özel eğitim/kaynaştırma uygulaması yapılan sınıfların etkinliklerine katılması, kaynak oda, rehberlik ve araştırma merkezi ile özel eğitim kurumundan destek eğitimi alması için gerekli düzenlemeler yapılır.

b) Özel eğitim okulunda kaydı olan bazı öğrencilerin kaynaştırma uygulaması yapılan sınıfların etkinliklerine katılması için gerekli önlemler alınır.

c) Personeli ve fiziksel koşulları uygun olan özel eğitim okullarında, çevredeki diğer öğrencilerin de hazırlanan program çerçevesinde her türlü eğitim ortamından faydalanmaları sağlanır.

d) Birden fazla yetersizliği olan öğrencilerin; özel eğitim okullarında gündüzlü olarak açılan özel eğitim sınıflarında; özel araç-gereç, eğitim materyali kullanılarak, gelişimsel öğretim programlarının bireyselleştirilerek uygulanması ve sosyal bütünleşmenin sağlanması için gerekli önlemler alınır. Bu sınıfların mevcudu en fazla altı öğrenciden oluşur, sınıfta iki öğretmen görevlendirilir. Bu öğrencilerin değerlendirilmesinde, bireyselleştirilmiş eğitim programlarında belirlenen amaçların gerçekleştirilmesi

Kayıt-Kabul İşleri

Madde 75- Eğitimini engelleyecek düzeyde ek bir yetersizliği olmayan, tuvalet eğitimini kazanmış, süreğen hastalığı olmadığını veya varsa, kontrol altına alındığını belgeleyen özel eğitim gerektiren bireylerin kaydı, ilgili mevzuat çerçevesinde, yetersizliğine uygun olarak başvurduğu kurumlara, EK 13 ve EK 14’te yer alan formların veli veya vasilerce doldurulmasıyla yapılır. Okul öncesi eğitim veren özel eğitim okulları için, çocuğun tuvalet eğitimi kazanmış olması koşulu aranmaz.

Ücretsiz Öğle Yemeği

Madde 76- Yatılı veya gündüzlü özel eğitim kurumlarında, gündüzlü olarak okuyan ve maddî durumları parasız yatılılık şartlarını taşıyan öğrencilere de genel bütçeden karşılanan ödenekle ücretsiz olarak öğle yemeği verilir.

Madde 78- Özel eğitim gerektiren bireylere hizmet veren eğitim binalarında; rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri servisi, kaynak-gözlem-bireysel çalışma-dinlenme-oyun-revir-aile eğitimi-resim-müzik odaları, uygulama evi, çok amaçlı salon, rehabilite havuzu, kitaplık, bahçe-kış bahçesi, beden eğitimi-gösteri-tiyatro salonları, işitme ve konuşma-dil lâboratuvarları gibi bölümlere de gereksinimler dahilinde yer verilmesi için önlemler alınır.

 

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN FİNANASMANI

 Yasalar incelendiğinde, özel eğitime muhtaç çocukların eğitimi konusunda hükümlerin yer aldığı görülmüştür.

 Engelli çocuk için özel eğitimin zorunlu olması halinde doğacak masrafları kurumların karşılaması oldukça yeni bir uygulamadır ve 1988 yılında başlatılmıştır.2.6.1988 mali yılı bütçe uygulama talimatının çeşitli hükümler başlığı altındaki 14.maddesine göre sağlık raporu ile engelli çocuğun eğitimi özel öğretim merkezlerinde yapıldığının belgelenmesi halinde belli eğitim masrafları, babanın çalıştığı kurumca ödenir. Bu madde gereğince 657 sayılı devlet memurları kanununa tabi personelin ortopedik özürlü çocuklarının eğitim masraflarını babanın çalıştığı kurumca ödenmektedir. 2916 sayılı özel eğitime muhtaç çocuklar yasasının 16. maddesi, “resmi ve özel eğitim kurumları için gerekli harcamalar genel bütçeden karşılanır.” Denmektedir. Ayrıca durumları uygun olan yatılı engelli çocukların velilerinden bakım ve onarım masraflarına katılma payı alınabileceği bildirmektedir. Aynı yasanın 19. maddesi engelli öğrencilerin eğitim süresince kullanacakları özel araç gereçleri bakanlıkça sağlanacağı belirtmektedir.

    Derneklerin usul ve esaslarını düzenleyen 1983 yılı 2908 sayılı dernekler yasası engellilere yönelik dernekler ve üs kuruluşları hakkında özel hükme yer vermiştir. Bu yasanın 88.maddesi ile Türkiye sakatlar konfederasyonu kurulmuştur.

   Yasa gereği konfederasyon 4 federasyondan oluşmaktadır ve bunlardan biride ortopedik özürlüler federasyonudur. Bu federasyona bağlı dernekler bulunmaktadır.böylece ortopedik özürlülerin meselelerine kendilerinin de sahip olmaları, kamu oyu yaratmaları konularında bir birlik olanağı yaratılmıştır.

   Toplumsal birlik oluşturmayı düzenleyen bir diğer önemli yasada 3284 sayılı sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik yasasıdır. Bu yasa ile kurulması sağlanan vakıflardan maddi olanaklardan yoksun olanlara ve engellilerin çeşitli sosyal ve ekonomik sorunlarına çareler bulunması amaçlanmıştır.

   Bu yasalarla da bir bakıma özel eğitimde finansman sorununa çözüm arayışı niteliği taşımaktadır.

 

 

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN TARAFLARI

 

1-      Engelli Öğrenciler:

 

Yapılan araştırmalara göre engelliler gerekli koşulları yerine getirilmiş bir kaynaştırma eğitiminden, ayrıştırılmış eğitimden elde edecekleri kazançlardan çok daha fazlasını elde edebilmektedirler ( Saint-Lauren ve Lessard, 1991, Akt.Kuz,2001 )

 

Engelli çocuklar kaynaştırmayla,sosyal ve eğitimsel yaşamda akranları ile birlikte olabilme, onları model alarak, daha geniş bir toplum tarafından benimsenen davranış repertuarı ve repertuar içinde yer alan becerileri geliştirebilme ve öğrendikleri yeni davranışları uygulama fırsatını elde ederler. Bunun sonucunda engelli bireyin toplum tarafından dışlanmasına neden olan tipik engelli davranışlarının azalması sağlanacak ve çocuğun sosyal kabulü, uyumu ve etkileşimi artacaktır. ( Akt. Avcı, 1998, Akt. Kuz 2001)

 

Akranları ile birlikte çeşitli etkinliklerde bulunması sonucunda da bu bireyler kendilerine olan güvenlerini artırabilirler ve daha geniş bir topluluğa ait olma ve değerli olma duygularını yükseltebilirler ( Baydık, 1997; Kids Together Inc., 2001 , Akt. Kuz 2001)

 

Engelli öğrencilerin normalde akran ilişkilerinde sorunlar vardır ve sosyal becerileri bozuktur.Ancak bu öğrenciler kaynaştırmayla birlikte arkadaşlık geliştirmekte, arkadaşlarının

Evlerine ziyarete gitmekte, sınıf arkadaşları ile birlikte aktivitelere katılmaktadırlar. Bu öğrenciler sınıf aktivitelerinde özel ödüller almışlar ve önemli görevlere seçilmişlerdir

( Walther- Thomas, 1997, Akt. Kuz 200 )

 

Hayes ve Gunn (1998) tarafından, kaynaştırma eğitimi uygulamasında özürlü çocuğun diğer çocuklarla ilişki kuramayacağı, onlar tarafından aşağılanacağı ve toplumdan izole olacağı ve bunun engelli çocuğu  olumsuz etkileyeceği şeklinde görüşler vardır.

 

Demirtel ( 1997 ) ‘in yaptığı bir araştırmanın sonucunda bir çok uyum alt testinde ve sözcük dağarcığında özel eğitim sınıfına devam eden çocukların , kaynaştırma uygulamasına devam eden çocuklardan daha aşağı düzeyde olduğu bulunmuştur( Kuz; 2001 )

 

Sawyer, Nelson; Jayanthi, Bursuck, Epstein (1996) öğrenme yetersizliği olan lise öğrencilerinin; öğretmenin tutarlı olmayan bir dil kullanması, ev ödevlerini çok hızlı bir şekilde açıklaması veya hiç açıklamaması, sorulara cevap vermemesi, uygun olmayan ev ödevlerini vermesi veya aynı zamanda birden çok ödev vermesi gibi faktörlerin kendileri için zorluk yarattığını bildirmişlerdir. ( Akt.Kuz,2001)

 

2-Normal Gelişim Gösteren Öğrenciler:

 

Helmstetter, Peck ve Giangreco 1994 yılında engellilerle birlikte eğitim gören çocuklar üzerinde yaptıkları bir çalışma sonucunda şu bulgulara ulaşmışlardır:

 

Normal çocuklar;

 

a)      Diğer insanların ihtiyaçlarına karşı daha duyarlı olma

b)      Engelli bireylerle olan ilişkiler değer verme, geliştirme

c)      Kişisel gelişim

d)     Diğer insanlara karşı tolerans düzeyinde artış

e)      Benlik değerinde yükselme

f)       Akranlarla olan kişisel statüde olumlu yönde değişiklikler

g)      Bireyler arası farkındalıklardan kaynaklanan korkuların azalması

h)      Bireyler arası farklılıkları daha iyi değerlendirme

i)        Sosyal bilişlerde gelişim

j)        Sıcak arkadaşlık ilişkileri geliştirme( Akt. Kuz, 2001)

 

Davranışları gözlenmiştir.

 

Kaynaştırma içinde engelli olmayan öğrencilerin akran kabulü ve sosyal statüyle ilgili olrak yapılan çalışma sonuçları, kaynaştırma eğitimindeki öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin, akranları olan sınıf arkadaşları tarafından daha az kabul edildiklerini, daha az sevildiklerini ve daha sık reddedildiklerini ortaya koymuştur.Ayrıca bu çocuklar oyun arkadaşı olarak daha az tercih edilmektedir ve daha fazla görmezlikten gelinmektedirler

Engel derecesi akran kabulünde etkili olmaktadır. Ağır engelli öğrenciler, hafif engeli olan öğrencilere oranla akranları tarafından daha az kabul edilmektedir ( Cook ve Semmel, 1999, Akt.Kuz 2001)

 

 

3- Engelli Çocukların Aileleri:

 

Bu konuda  yapılan çalışmalara göre engelli çocuğa sahip olan aileler kaynaştırma eğitimine genelde olumlu yaklaşım göstermektedirler Bu kişiler çocuklarının etkileşimde bulunduklarını ve gelişim gösterdiklerini gördükleri zaman çocukları hakkında daha gerçekçi yaklaşımlara sahip olabilmektedirler( Diken,1998, Akt. Kuz 2001 )

 

Ailelerin, çocukların özel eğitim sınıfından kaynaştırma sınıfına geçişi öncesinde yaşadığı endişeler şöyle sınıflandırılmıştır:

 

*Güvenlik Kaygısı: Ailelerin sınıf içinde veya oyun esnasında çocuğun tekerlekli sandalyesinin düşürülmesi  ya da daha büyük yaştaki çocukların cinsel istismarına uğraması gibi endişeleri vardır.

 

*Kaynaştırma Sınıfındaki Normal Öğrencilerin ve Personelin Tutumu: Aileler, çocuklarının yeni eğitim ortamlarında kabul görüp görmeyeceğini ve özürlerinin nasıl algılanacağını merak etmektedirler. Diğer çocukların soracağı özürle ilgili soruların, öğretmenler tarafından uygun bir şekilde cevaplanıp cevaplanamayacağı konusunda da endişelenmektedirler.

 

*Kaynaştırma Ortamının Niteliği: Yeni ortamın özelliklerinin uygun olup olmadığı konusunda endişelenmektedirler.

 

*Başarısızlık İhtimali: Aileler çocuklarının başarısız olarak tekrar özel sınıfa gönderileceğinden korkmaktadırlar.

 

*Eğitim Yöneticilerine Güvensizlik: Bazı aileler daha önce özel sınıf ve okulların en yararlı olduğunu söyleyen ve daha sonra aynı şeyleri kaynaştırma için söyleyen eğitimcilere güvenmemektedir.( Kuz, 2001)

 

 

4- Öğretmenler:

 

Walther- Thomas (1997)’ın yaptığı araştırmaya göre, özel ve genel eğitim öğretmenleri kaynaştırma uygulamasının kendileri için faydalı  olduğunu bildirmişlerdir.Engelli çocukların eğitimi için diğer özel eğitimcilerden aldıkları bilgilerin kendilerini mesleki açıdan geliştirdiğini söylemişlerdir.

Araştırmaların büyük çoğunluğu, öğretmenlerin engelli öğrenciye karşı olumsuz görüşlere sahip olduğunu ( Jenkinson,1997:30 ) ve bu tutumların engelli öğrencinin engelinin doğasından ve şiddetinden etkilendiği sonucunu vermektedir. Bu konuyla ilgili olarak elde edilen sonuçlar öğretmenin en çok öğrenme yetersizliği ve hafif engeli olan öğrencilerin kaynaştırılmasını tercih ettiğini göstermektedir.Öğretmenler tercih ettikleri engel gruplarına karşı olumlu, etmediklerine ise olumsuz tutum sergilemektedirler.( Kuz, 2001:49)

Yapılan bazı araştırmalarda, sınıf öğretmenleri engelli öğrencileri eğitme konusunda hazırlıksız yakalandıklarını belirtmişlerdir. (Shumm,1991).

Yılmaz (1995) ise araştırmasında öğretmenlerin % 69,3’ünün prensip olarak engelli çocukların normal sınıfta öğrenim görmelerine karşı olduklarını bulmuştur ( Diken,1998)

 

Genel olarak öğretmenler farklı olarak materyal, kaynak ya da yeni düzenlemeler gerektiren engelli öğrencilere çok olumlu bakmamaktadırlar.  ( Akt. Kuz, 2001)

 

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN DİRENÇ YARATAN  BOYUTLARI

 

1- Kaynaştırma karşıtları kaynaştırmanın çok katı bir şekilde uygulandığını düşünmektedirler ve kaynaştırmanın olumsuz etkilerine işaret etmektedirler (O.E.C.D., 1995:150 )

 2- Bazı uzmanlar, kaynaştırma eğitimi savunucularının çocuğun engeli ve okulun bu engele uygun olup olmaması gibi konuları ikinci plana iterek, bütün çocukları bu programa yerleştirme eğiliminde olduklarını düşünmektedirler ( Mason, 1994 )

3- Sınıflarda uygulanan standart programların geniş çeşitlilikteki engellilerin ihtiyaçlarına cevap veremeyeceği düşünülmektedir. Özellikle sağırların ve konuşma bozukluğu çekenlerin kaynaştırmasının mümkün olmadığı yönünde görüşler öne sürülmektedir.A.B.D. Ulusal Sağırlar Federasyonu da tam kaynaştırma uygulamasını desteklememektedir. Bunun nedeni ise konuşma ve dudak okuma eğitiminden sonra bile birçok işitme engelli birey için yüz yüze konuşmanın çok olabileceği düşüncesidir( Kuz,2001 )

4- Kaynaştırmanın dayanaklarından olan normalleştirme ilkesinin bu aşamada işe yaramadığı düşünülmektedir. Onlara göre tam kaynaştırma konuşma ve iletişim konularında potansiyel zararları olabilecek engeller oluşturmakta ve bu da en az kısıtlayıcı çevre ilkesiyle uyuşmamaktadır.Genel ve standart programların bu öğrenciler için uygun olmadığı ve yeterli gelmediği düşünülmektedir ( Zak, 1996 )

5- Kauffman ( 1989 ) özel eğitim gereksinimi olan çocukların ayrı eğitim gerektirse bile kendi özelliklerine göre uyarlanmış, farklılaştırılmış bir eğitim alma hakkına sahip olduğuna inanmaktadır.   

6- Türkiye’de halihazırdaki eğitim ortamına yerleştirme durumuna baktığımızda, ayrıştırılamayan öğrencilerin kaynaştırıldığı dikkati çekmektedir.Diğer bir deyişle, bir özel gereksinimli öğrencinin yaşadığı bir semtte, öğrencinin yerleştirilebileceği bir özel okul  veya özel sınıf bulunmadığı zaman öğrenci normal sınıfa kaynaştırılmaktadır. Kaynaştırmadan yararlanma derecesi yüksek olan değil de zorunlu olan öğrencilerin kaynaştırılması, kaynaştırmanın başarılı olma olasılığını düşürmektedir( Kırcaali- İftar, 1997)

 

7-Özel Okullarda sınıflar küçük ve öğrencilerin özelliklerine daha uygundur.Sınıflardaki öğrenci sayısı sınırlı tutulabildiği için de onlarla bireysel olarak ilgilenilebilmektedir.

 

8-Özel eğitim okullarındaki öğretmenler, özel olarak yetişmiş olmaları nedeniyle, öğrencilerle daha fazla ilgilenebilmektedir.Eğitim ve sağaltım hizmetleri daha etkili sağlanabilmektedir.

 

9-Özürlü öğrenciler diğerleriyle sürekli yarışmak zorunda kalmaktadır.

 

10-Sürekli merak konusu olmaktan ve kendilerini farklı görmekten kurtulmaktadırlar. (Guillford,1971 ; O’Moore, 1977, Akt.Bolatcan 2004)

 

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN GÜÇLENDİREN BOYUTLARI:

 

1- Engelliler bu eğitimde hem sosyal hem de akademik olarak pek çok yarar görmektedir. Özel okul, özel eğitime muhtaç öğrencileri akranlarından ayırmaktadır. Bu durum ise, özürü olan öğrencilerin sosyal deneyim ve becerilerinde sınırlılıklar yaratmaktadır. (Dunn, 1973) Genellikle,özel okulları özel eğitime muhtaç öğrencinin yakın çerçevesinde açmak olanaklı olmamaktadır. Bu da arızası olan öğrencinin evinden ve çevresinden uzak kalmasına ve sınırlı sayıda arkadaş edinmesine yol açabilmektedir. Bu nedenle öğrencinin duygusal  gelişimi için uygun ortamın hazırlanması engellenmektedir.(Dunn, 1973 ; Hobbs, 1975) Özel eğitime muhtaç öğrenci, hiç değilse yaşamının bir evresinde normal bireylerin arasına katılacaktır. Ne kadar erken yaşta bu deneyimi kazanırsa, uyumu bakımından o denli yararlı olacaktır. (Anderson, 1973; Akt. Bolatcan, 2004)

 

2- Normal gelişim gösteren öğrenciler kaynaştırma eğitimiyle diğer insanlara karşı daha duyarlı ve anlayışlı hale gelmektedir.

 

3- Normal gelişim gösteren çocuklar bireyler arası farklılıkları daha iyi görerek bazı korkularını yenebilmektedirler. Normal okullarda özel eğitime muhtaç öğrencilerin bulunması, normal öğrencileri arızaya ve özürlü öğrenciye karşı daha doğal davranmaya alıştıracaktır. (Shakespeare, 1975; Akt. Bolatcan, 2004)

 

4-Aileler çocuklarında oluşan gelişmelerde tatmin olarak yarar sağlamaktadırlar.

 

5- Kaynaştırma eğitimi, ayrıştırılmış özel eğitim ortamlarında verilen eğitimden % 30 ile

 % 1100 oranında daha az maddi kaynak gerektirmektedir ( O.E.C.D. ,1995-78).Ülkemizde bu farkın daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.

 

6- Daha çok çocuğa daha ucuz bir eğitim verilmektedir.Ulaşılması güç olan özellikle kırsal kesimde oturan engelli çocuklara da eğitim olanağı sağlanmıştır.

 

7-Özel okullar, öğrencileri bilişsel yeteneklerini geliştirmeye yönelik programlardan uzaklaştırarak, yalnızca belirli becerilerin kazandırılmasına yönelik programlara ağırlık vermeyi yeğlemektedir. Bu da eğitim standartlarının düşmesine yol açmaktadır. (Quay, 1968 ; Dunn, 1973; Akt. Bolatcan)

 

8-Özel okulda, öğretmenler öğrencinin öğrenememesini kolayca özürüne yorabilmekte, bu da öğrencinin gelişimi açısından sakıncalıdır.(Martin, 1972 ; MacMillan, 1971; Akt. Bolatcan)

 

9-Günümüzde, araç-gereç geliştirme ve öğretim tekniklerindeki ilerlemeler, özel eğitime muhtaç öğrencilerin yapılacak bir takım düzenlemelerle, normal sınıflarda eğitilebilmelerini olanaklı kılmaktadır.

 

TÜRKİYE’DE KAYNAŞTIRMA UYGULAMASINDA GELİNEN DURUM VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

 

Kaynaştırma eğitimi ülkemizde uygulanan haliyle, çoğu kez engelli öğrencilerin normal eğitim sınıflarına yerleştirilmesiyle başlayıp biten bir süreç olarak anlaşılmaktadır. Oysa kaynaştırma uygulaması engelli öğrencinin normal sınıfa yerleştirilmesinin yanı sıra çeşitli düzenlemeleri gerektiren oldukça teknik bir uygulamadır( Kırcaali- İftar, 1995)Bu uygulamayla şu hedeflere ulaşmak amaçlanmaktadır:

 

_ Özürlü çocuğun sosyal statüsünü yükseltmek

_ Ayrı okul ve özel sınıfın getirdiği damgayı silmek

_ Daha iyi ve ucuz bir öğrenim çevresi yaratmak

_ Daha çok çocuğun eğitimini sağlamak( Akt. Bıyıklı,1997)

 

Ülkemizde 1985’li yıllarda başladığı kabul edilen kaynaştırma eğitimiyle ilgili olarak Devlet Planlama Teşkilatı’nın 2001-2005 yılları arasını kapsayan 8. Beş Yıllık Kalkınma Planında, özel eğitim gereksinimi olan çocukların normal gelişim gösteren çocuklarla birlikte eğitim göreceği kaynaştırma okullarının, bütün öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde mekan, donanım, personel ve program esnekliğine kavuşturulması hedeflenmiştir.

 

Ülkemizde özel eğitim alan öğrenci sayılarının yıllara göre değişimi incelendiğinde kaynaştırma eğitimi alan engelli öğrenci sayısında ve özel eğitim okul öğrenci sayısında artış, normal okullardaki özel eğitim sınıflarında ise düşüş olduğu görülmektedir.

 

Türkiye’de normal okullar bünyesinde oluşturulmuş olan özel eğitim sınıflarının sayısı hızla azalmaktadır. R.A.M. yetkilileriyle yapılan görüşmelerde, okul yönetimlerinin buna gerekçe olarak, kaynaştırma uygulamasına geçilmiş olmasını ve mekan yetersizliğini göstermiş oldukları bilgisi alınmıştır. Bu nedenle engelli öğrenciler kaynaştırma sınıflarına veya özel eğitim okullarına alınmaktadırlar.Ayrıca yönetmelikteki sınıf mevcudunun 30 kişiyi aşmaması gerektiği belirtilmektedir. Bu kritere ise her zaman dikkat edilmediği elde edilen bilgiler arasındadır.Özel Eğitim Hizmet Yönetmeliğinin 72. maddesinde belirtilen okulları gezerek özel eğitim hizmeti veren “ gezici öğretmenler” uygulaması henüz tam olarak hayata geçirilememiştir ( Kuz, 2001 )

 

Ülkemizde şu anda sınıf öğretmenine ve engelliye destek eğitim hizmeti sağlanamamaktadır.Yönetmeliğin 69. maddesinde belirtilen bireyselleştirilmiş eğitim programları yeni yeni uygulanmaktadır.

 

     Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı  

Madde 62- Özel eğitim gerektiren birey için geliştirilen ve ailesi tarafından onaylanan bireyselleştirilmiş eğitim programı; bireyin, ailenin, öğretmenin gereksinimleri doğrultusunda hazırlanan ve hedeflenen amaçlarda verilecek destek eğitim hizmetlerini içeren özel eğitim programıdır.

Bireyselleştirilmiş eğitim programları, bireyin tüm gelişim alanlarında, gözlem, gelişim ve değerlendirme ölçekleri kullanılarak ve hedeflenen amaçların gerçekleşme düzeyi doğrultusunda değerlendirilir. Birey için hazırlanacak yeni bireyselleştirilmiş eğitim programında ve yöneltme kararında bu değerlendirmeler esas alınır.

 

Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı Geliştirme Birimi

Madde 63- Özel eğitim ve kaynaştırma uygulamaları yapılan okul ve kurumlarda, özel eğitim gerektiren bireyler için, bireyselleştirilmiş eğitim programının geliştirilmesi, uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi amacıyla bireyselleştirilmiş eğitim programı geliştirme birimi oluşturulur. Bu birimlerin, yakın çevrelerinde birim kurulamayan kurumlardaki özel eğitim gerektiren bireylere de destek eğitimi vermesi için hizmet alanları özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından belirlenir.

Bu birim; kurum müdürü veya görevlendireceği müdür yardımcısının başkanlığında, gezerek özel eğitim görevi verilen öğretmen, aile, özel eğitim gerektiren öğrenci, rehber öğretmen-psikolojik danışman eğitim programları hazırlamakla görevlendirilen öğretmen, özel eğitim gerektiren öğrencinin sınıf öğretmeni veya hazırlanan programın içeriğine uygun branş öğretmeni, gerektiğinde izleme tanılama ve değerlendirme ekibinden görevli bir kişiden oluşur.

 

 

Uysal kaynaştırmayla ilgili şu aksaklıklara dikkat çekmiştir:

 

_ Yeterli sayıda destek hizmet personelinin bulunmaması

_ Uygun fiziki ortam ve araç-gereçlerin olmaması

_  Özürlü çocukların ailelerinin ve öğretmenlerinin kaynaştırma hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması

_ Yeterli denetimin yapılmaması

 

Ülkemizde Özel Eğitim Mevzuatı zihin engelli bireyleri önce özel sınıfa yönlendirmekte, okulda özel sınıf olmaması durumunda öğrenci kaynaştırmaya yönlendirilmektedir.kısa bir müddet öncesine kadar var olan kaynaştırma uygulamasının sadece özel sınıfın olmaması veya okulda özel sınıf açacak mevcuda ulaşılamaması halinde zorunlu olarak uygulanması, son çıkarılan kanuni düzenlemelerle bir miktar değiştirilmiş olsa da, özel sınıf açacak mevcuda ulaşılamaması durumu devam etmektedir( Uysal, 1995, Akt. Kuz ,2001 )

 

 

 

 

 

ÖNERİLER

 

Öğretmenler kaynaştırma konusuyla ilgili olarak ciddi bilgi sıkıntıları yaşamaktadırlar. Sınıfında kaynaştırma öğrencisi olan öğretmenlere özel eğitim teknikleri ve yöntemleri, uygun materyalin seçilmesi ve kullanılması hakkında bilgi verilmemekte, öğretmen kendi başına bir şeyler yapmak zorunda kalmaktadır.Bu nedenle de kaynaştırma öğrencisini kendisine fazladan verilmiş bir yük olarak gören öğretmenlerin bu görüşlerinin değişmesi için sistemli bir eğitim alması gerekmektedir.

 

Bu eğitim hizmet öncesi veya hizmet içi eğitim programları vasıtasıyla yapılabilir.Son yıllarda tüm öğretmen yetiştirme programlarına özel gereksinimi olan çocuklar ve kaynaştırma ile ilgili dersler konulmuştur.Bununla birlikte varolan bu derslerin sayısı ve genellikle teorik olan içeriği açısından, öğretmen adaylarının engelli çocuklara ve kaynaştırmaya ilişkin tutum ve yeterliklerinde değişikli oluşturabilmesi mümkün görülmemektedir( Avcı,1999, Akt. Kuz,2001)

 

Kaynaştırma eğitiminde, engelli öğrencilere bazı kolaylıklar gösterilmesi ve engelli olmayan öğrencilerle aynı koşullara tabi tutulmaması gerekmektedir.Bu uygulamalar arasında soruların önceden verilmesi, ayrı bir yer ve zaman diliminde sınava tabi tutulması gibi uygulamalar bulunmaktadır.( Bıyıklı, 1997, Akt Kuz 2001 )

 

Okullarda Gerekli Fiziksel Düzenlemeler Yapılmalıdır:

- Sınıfın genel görünüşü ve mekan ile ilgili olarak duvar,ışık,sınıf alanı ve depo kullanımı bilinçli yapılmalıdır.

            - Sınıfta yapılacak değişiklikler önceden öğrencilere haber verilmeli ve onların görüşleri alınmalı, gerekli uyumu göstermeleri için öğrencilere zaman tanınmalıdır.

            - Öğrencilerin kümeler halinde oturmaları, sosyal uyum zorluğu çeken öğrenciye yarar sağlamaktadır.

            - Sınıfta özel araç ve gereçleri için bir depolama yerinin olması özürlü çocuklar için gerekli olabilir.( Koltuk değneği v.s. için)

            - Ortopedik özürlü öğrenciler için asansör sistemi oluşturulmalı eğer bu mümkün değilse bu tip öğrencilerin okulun giriş katındaki sınıflarda eğitim görmeleri sağlanmalı. rampalar ebat ve ölçülerine uygun olarak yapılmalıdır

            - İşitme engelli öğrenciler için teneffüs saatini gösteren zil görsel uyarıcılarla(ışık vs.) desteklenmelidir.

            - Görme engelli öğrenciler için ortak kullanım alanlarının ve sınıfların isimleri kabartmalı yazıyla yazılmalıdır

            - özründen dolayı resim,müzik, beden eğitimi gibi derslerde başarılı olamayacak öğrenciler için, kendilerini ifade edebilecekleri, çeşitli becerilerini sergileyebilecekleri uygulama salonları- sınıfları oluşturulmalı.

 

 

 Sınıf İklimi Kaynaştırma Öğrencisine Yönelik Düzenlenmelidir:

- Öğrenciyi suçlamadan hatalarını açıklamak ve onun bu hataları kendisinin düzeltmesine yardımcı olma öğrencinin güvenini sarsmayacak, artıracaktır.

- Her öğrencinin kendine özgü bir değer olduğuna inanan öğretmen, öğrencileri birbirleriyle karşılaştırmayacaktır.

- Öğretmenin temel eğitim ilkelerini bilerek uygulaması, kaynaştırma ortamlarının sağlıklı olmasını sağlayacaktır.

 

 

 Kavramların Kazanılmasına Yardımcı Araç ve Gereçler Kullanılmalıdır.

            - Okulda tanıtılan soyut kavramları çocuğun günlük yaşantısıyla bağdaştırmak için somut nesneler, video teyp ve benzer araçlar kullanılabilir.

            - Çocuğun gelişim aşamasına uygunluk, çeşitlilik, araçların nasıl kullanılacağına dair gerekli açıklamaların yapılması, materyali kullanmaya cesaretlendirme, çocukların ne yaptıklarını bilip bilmediklerini anlamak için yaşadıklarını anlatmalarını sağlamak, yeterli deneyim kazandıktan sonra sorular ve ipuçları ile kavramların soyutlanmasına yardımcı olmak önemlidir.

            - Fiziksel özürlü olan bir çocuk yazı yazmak yerine sesle girdi yapabilmektedir.

            - İşitme engelli olan bir çocuk bilgisayarla arkadaşları ile haberleşebilmektedir.

 

 

Ev Ödevleri Özürlü Bireylerin Kapasitesine Uygun Tutulmalıdır:

            - Özel gereksinimleri olan çocuklar için, bulundukları gelişim düzeyi, sahip oldukları ve olmadıkları beceriler, ailenin destekleme olanakları göz önünde tutularak ve başarılı olma şansı korunarak ev ödevleri verilmelidir.

 

 Bire Bir Eğitim Verilmelidir:

- Kaynak odalar oluşturularak özürlü öğrencilerle ders dışı zamanlarda da ilgilenme ve öğrenciyi eksik olduğu yönlerde geliştirmeye yönelik uygulamalara  gidilmelidir.

- Bire bir eğitimin devamlı olması sosyal etkileşim deneyimlerini kısıtlayabilir bunu önlemek içinde “Büyük ve Küçük Grup” uygulamasına gidilmelidir:

 

Büyük Grup Uygulaması (Bütün Sınıf): Büyük grup çalışmalarının öğrenciler üzerinde olumlu etkilerinden biri, öğretmenle beraber olma fırsatıdır.Büyük grup içinde öğrenciler sınıfın bir parçası olduklarını daha fazla hissederler.Öğretmen, öğrencinin grup içinde başarı kazanması için ön hazırlık yapmasını isteyebilir veya öğrenciye cevaplayabileceği sorular yöneltir.

 

Küçük grup Çalışmaları:

            Çocuklar benzer özellikleriyle bir araya getirilirken bazı gruplar da değişik yetenekleri olan çocukların toplandığı gruplardır.

            Özel gereksinmeleri olsun yada olmasın, bütün öğrencilerin zaman zaman destekleyici nitelikte küçük grup çalışmalarından yararlandıkları gözlenmiştir.

            Başarısız öğrencilerin sürekli bir arada bulunması ve sınıftan ayırt edilmesi, gruptaki öğrencilerin kendilerine olan güvenlerini sarsabilir.

            Değişik yetenekleri olan öğrencilerden oluşan küçük gruplarda öğrenciler örnek davranışlarla birbirlerini etkilerler.

            Öğretmen istenen davranışları ödüllendirerek davranışların sıklığını artırabilir.

 

 

 Değerlendirmede Esnek Davranılmalıdır:

- Değerlendirmede öğrencinin yapamadıkları değil, yapabildiklerini ortaya çıkarmak en doğru yoldur.

            - Bilgisini yazamayan çocuk sözlü sınava alınabilir.

            - Dikkat süresi kısa olan çocuğa test kısa aralıklarla uygulanabilir.

            - Öğretmen ölçme yöntemlerini çocuğa nasıl uygulanması gerektiğini düşünmeli ve uygun olanı seçmelidir.

 

Not Verme Çocuğu Çalışmaya Teşvik Edici Olmalıdır:

- Her çocuğun başarılı olmaya, kendini aşmaya ve gerçekleştirmesine yönelik bir tutum izlemelidir.

            - Öğretmen çocukların başarı gereksinimlerine uygun olarak not vermeli ve gayretin değerlendirilmesini ön planda tutmalıdır.

 

Hedeflenen bu çalışmaları gerçekleştirebilmek için öğretmenlere ve idarecilere kaynaştırma eğitimiyle ilgili kapsamlı bir hizmetiçi eğitim verilmelidir

 

 Okullarda Sayılan Bu Çalışmaların Koordineli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlayacak Bir Ekip Oluşturulmalıdır:

-573 sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 15. maddesinden yola çıkarak, okullarda; özel eğitim gerektiren öğrencilerin özelliklerine göre hazırlanmış özel eğitim programlarını uygulayacak bir  ekip oluşturulmalıdır( Bolatcan, 2004)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

Bolatcan,Sevda(2004)  Çubuk RAM Özel Eğitim Raporu.Ankara

 

Diken,H.İ.(1998) Sınıfında Zihin Engelli Çocuk Bulunan ve Bulunmayan Sınıf Öğretmenlerinin  Zihin Engelli Çocukların Kaynaştırılmasına Yönelik Tutumların Karşılaştırılması. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü .Bolu.

 

Engelliler İçin Eğitim Modelleri Geliştirme Projesi. Nihai Rapor(1992) Anadolu Üniversitesi. Eskişehir.

 

  Kuz, Tayyar (2001) Kaynaştırma Eğitiminin Yararları ve Kaynaştırma Eğitimine İlişkin Tutumların İncelenmesi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi.  Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı. Ankara.

 

O.E.C.D. Raporu ( 1995)   

 

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam20
Toplam Ziyaret66152276
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar28.831328.9469
Euro31.329631.4551
Hava Durumu
Saat