BÜTÜN KONULAR
Üyelik Girişi
Site Haritası
Seminer Takvimi
YALNIZLIK ÜLKESİ

Ergenlerde ve Çocuklarda Hiperaktivite

Ergenlerde ve Çocuklarda Hiperaktivite, Dikkat Eksikliği ve Dürtüsellik

Dikkat Eksikliği-Hiperaktivite Bozukluğu son yıllarda oldukça gündemde olan bir rahatsızlıktır. Toplumda çok sık görülen bu rahatsızlık ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmaktadır. Her hastalıkta olduğu gibi erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Çünkü Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu hayatın hemen her alanında farklı sorunların ve yaşamsal zorlukların ortaya çıkmasına neden olur. Zamanında müdahale edilmediği takdirde kişinin ve çevresinin yaşamı altüst olabilir. Bu kadar önemli olan bu rahatsızlığın fark edilebilmesi için anne-babaların çocuklarını çok iyi gözlemlemeleri gerekir. 

HİPERAKTİVİTE 

Her çocuk hareketlidir ve oynar, koşturur, düşer, gürültü yapar vs. Fakat hiperaktivitesi olan çocuklar yaştılarıyla yan yana geldiklerinde davranışlarındaki aşırılıklarla dikkat çekerler. Genellikle “dur” ya da “hayır, yaklaşma” gibi uyarıları dikkate almazlar. Tehlikeli olabilecek davranışları yapabilir, koltuk üzerlerinde oynayıp, oradan oraya hoplar zıplarlar. Sakin bir şekilde oyun oynayamayıp, genellikle hareket halindedirler. Sınıf içerisinde yerinden sık sık kalkma gibi davranışlar sergileyebilirler. Çocuklarının hareketliliğini zeka belirtisi olarak nitelendiren bazı aileler zamanla aşırı hareketlilikle ilgili problemler yaşayıp, yardım talebinde bulunabilirler. Hiperaktivite tanısı aileler tarafından zaman zaman “zeka fazlalığı” olarak , zaman zaman da “benim çocuğumun zekası geri değil” şeklinde yorumlanabilir. Fakat hiperaktivite ve zeka birbirinden farklı değerlendirilir. Yani çok hareketli bir çocuk yaşıtlarıyla aynı ya da üstün zeka da olabileceği gibi yaşıtlarından geri zekada da olabilir. Bu nedenle ailelerin dikkat etmesi gereken şey, çocuklarının aşırı hareketliliğini görmezden gelmeyip, ciddiye almaları gerektiğidir. 


DİKKAT EKSİKLİĞİ 


Çocukta dikkat eksikliği daha çok okul döneminde fark edilir. Çocuk okul öncesi dönemde de dikkat eksikliğinin habercisi davranışlar sergileyebilir fakat bu davranışlar “yaşının getirdiği davranış özellikleri” zannedilebilir. Çocuk bu dönemde oyuncaklarıyla uzun süreli oynayamayabilir ve bir yerden sonra sıkılıp onları kırma, parçalamaya gidebilir. Evde ufak tefek sorumluluklar almak istemeyebilir ve genellikle dağınık, düzensizdir. Bu çocuklarla konuştuğunuzda sanki sizi dinlemiyomuş gibi bir tavır sergilerler. Fakat okul döneminde çocuktaki ders başarısı düşer. Çocuğun zekasında herhangi bir gerilik olmayabileceği durumda bile çocuk sınıfta yaşıtlarının gerisindedir. Çünkü dikkat eksikliği olan çocuklar derse konsantre olamazlar. Dersi takip edemedikleri için genellikle etrafındakilerle konuşan, ilgisiz ve dersten kopuk öğrenciler olarak tanımlanırlar. Öğrendikleri bilgileri çok çabuk unutup, sınavlarda soruları hızlı hızlı cevaplamaya çalışırlar. Sınavlardaki bu acelecilikleri nedeniyle soruları tam okuyamayıp, çok iyi bildikleri sorularda bile hata yapabilirler. En ufak çeldiricilere takılıp, başarısız notlar alabilirler. Kitap okuma, yazı yazma gibi eylemlerden genellikle uzak dururlar çünkü sabırsızlıkları nedeniyle kitaplarını yarıda bırakıp, yazdıkları yazılarda da harf hataları yaparlar. Dikkat eksikliği karşısında aileler genellikle çocuğun seçici dikkatini değerlendirirler. Örneğin, ailelerle yapılan değerlendirme sırasında aileden en çok duyduğumuz cümleler; “Dikkat eksikliği olduğunu düşünmüyorum. Çünkü 2 saat bilgisayarda oyun oynayabiliyor.” “Dersini çalışmıyor ama sevdiği çizgi filmi izleyebiliyor.” “Ona sesleniyorum beni duymamazlıktan gelip, cevap vermiyor ama ben telefonda konuşurken konuştuklarıma cevap veriyor.” Çocuklardaki seçici dikkat, dikkat eksikliğinin olmadığını göstermez. Elbette dünyadan tamamen kopuk davranış özellikleri göstermeyeceklerdir. Zaman zaman dikkat süreleri daha uzun olabileceği gibi unutulmaması gereken genel durumun nasıl olduğu ve bu genel durumun çocuğun hayatını nasıl etkilediğidir. 


DÜRTÜSELLİK (IMPULSIVITE) 


Çocuklardaki sosyal ilişkileri bozan en önemli nedenlerden biri dürtüsellik problemidir. Dürtüsel, diğer adıyla impulsif çocuklar yakınları tarafından genellikle asi, sabırsız, tedbirsiz olarak tanımlanırlar. Bu çocuklar bir işe giriştiklerinde başlarına gelebilecek tehlikeleri göz önünde bulunduramazlar. Ani kararlar alırlar ve bu ebeveynler tarafından sorumsuzluk olarak tanımlanabilir. Sıra beklemek, bir soruya cevap vermek için soruyu dinlemek, bir sohbeti devam ettirmek onlar için güçtür. Genellikle sabırsızlıkları ile dikkat çekerler. Arkadaş ilişkilerinde fevri olabilirler. Arkdaşlarına ve öğretmenlerine karşı ani çıkışları olabilir. Bu nedenle bu çocuklar sınıf içerisinde davranış problemleri olan çocuklardır. Aileler çocuklarındaki dürtü problemini asilik olarak değerlendirip, katı sınırlar koyma yoluna giderler. Bu çocuklarda sınır koyma tedavinin bir parçasıdır fakat aynı zamanda çok katı olmakta çocuklardaki davranış problemlerinin artmasına neden olacaktır. Bu nedenle ebeveynlerin bir uzmandan yardım alarak tutum belirlemeleri en sağlıklı yoldur.


HASTALIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ 


Hastalık tanısı alabilmesi için aileye, okula ve çocuğa uygulana belirli testler vardır. Aileye ve okula uygulanan testler, Prof.Dr. Atilla Turgay'ın geliştirdiği Yıkıcı Davranım Bozuklukları tarama Ölçeği, Conner's Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Ölçeği, Hacettepe Yıkıcı Davranım Bozuklukları Ölçeği, Çocuk ve Gençler için Belirti Tarama Envanter (Gadow-Sprafkin), Çocuk Davranış Değerlendirme Ölçeği ve hastalığın ayırıcı tanısı için ya da eşlik eden başka psikiyatrik bozukluğun olup olmadığının tespiti için uygulanabilecek çeşitli ölçekler. 


TEDAVİ


Bir çocukta dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik hepsi bir arada görülebileceği gibi, ayrı ayrı da görülebilir. Hastalığın tedavisinde en önemli başlangıç ailenin doğru bilgilendirilmesidir. Bu çocukların tedavi süresince aile, okul ve hekim iş birliği içerisinde olmalıdır. Çünkü çocuktaki bu problem çocuğun tüm geleceğini etkileyebilir niteliktedir. Tedavi sürecinde medikal tedavi artı psikoterapi önerilir. Medikal tedavi ile çocuğun bozulan kimyası düzene sokulur. Yani çocuk daha konsantre ya da daha kontrollü hareket edebilir. İlaç tedavisinin yanı sıra psikoterapi desteği ile çocuktaki uyum problemleri, ailenin karşılaştığı güçlükler ve okuldaki davranış problemleri tespit edilip daha kalıcı çözümler getirilebilir. 

 

Psk. Aysel ÜLGÜNER

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam36
Toplam Ziyaret66190930
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
Saat